Akşener'in cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

"Proje üreten, hizmet üreten siyasi partiler seçim zamanı gelirler, sizin dertlerinize çare üretirler o çarelerden beğendiğinize oy verirsiniz. Ama uzun bir zamandır Türkiye bunu yaşamıyor. Siz Şanlıurfa'nın içinde bir dörde beşe bölünmeye bir dille karşı karşıyasınız. Yani şuculuk buculuk üstünden birbirimizin karşısına duran insanlar haline getirildik. Bu, bugünkü siyasi iktidarın işine yaradı. Biz seçime gidiyoruz, savaşa değil. Sanki savaşa gidiyormuşuz gibi konuşuluyor. Yahu namaz kılan bir insan alkolün tadını bilmez. Bunu söyleyen ahmaklar da benim kim olduğumu bilirler, benim bulunduğum yerde o kadehler kalkmaz. Böyle bir şey olmaz.

Ben iyi bir insan mıyım o önemli. Kul hakkına el uzatıyor muyum, o önemli. Ben harama el uzatıyor muyum o önemli. Senin 82 puan almış çocuğunu tayin etmek yerine, yakını olan AK Parti'de ayısı, dayısı olan 52 puan almış bir genci atıyorsan işte onun insan olmakla, kul hakkıyla bir alakası yoktur. Harama el uzatmış demektir.

Ben yedi yaşından beri beş vakit namaz kılan bir kadının. Yahu biz seçimi kazandığımızda şampanya ile kutlayacakmışız.

Bunlar gelirse sosyal yardımlar bitecek. Hadi oradan ben yalancı. Mansur Bey, her eve kart verdi, yol yardımı yaptı, öğrenci yardımı yaptı, doğal gaz paralarını ödedi. Yani düne göre daha çok sosyal yardım yaptı.

Ev kadınlarına dair bir maaş veriliyor biz onu 60 yaşına çekeceğiz. Sizin gibi gençlerin issiz sayısı yüzde 12.5. Peki tarımın merkezi olan bu şehrimizin destek olarak aldığı pay nedir? Türkiye'nin 81. pozisyonunda. Böyle bir durumda fakirlikten kurtulmak mümkün mü? Hayır.

Eğer siz yandaş korursanız o gençlerin gururu olur mu. İktidara gelir gelmez 100 bin öğretmen atayacağız.

Şanlıurfa'nın en büyük problemlerinden biri bazı bölgelerin sulama alanı dışında bırakılmasıdır yazılmış. Biz bununla ilgileneceğiz. Urfa'nın kalkınması, sanayinin gelişmesi için milletvekili adaylarımız bizden söz istiyor. Söz veriyoruz.

Burada sel oldu. Sayın Kılıçdaroğlu ile geldik. O günden beri hiçbir şeyin iyileşmediğini gördük. Depremde zarar gören esnafın hiçbir imkana sahip olmadığını söyledi arkadaşımız. İnşallah 15 gün sonraki helal oylarınızla bu meselelerin çözülmesini sağlayacağız. Şöyle diyoruz; bir oy Kemal'e bir oy Meral'e.

Gerçekten savaşa gitmiyoruz. Seçime gidiyoruz. Seçim seçmen için bayramdır. Aklınıza, kalbinize hangimiz uyuyorsak ona oy verin. Oylarınızı çantada keklik yaptırmayın."

Editör: Seren Bülbül