Sabah’tan Yunus Emre Kavak’ın haberine göre; Adem Çelik, ifadesinde şunları söyledi:

“Bir oğlum bir kızım var. Kayınpederimin evinde oturuyoruz. Pandemiden önce Semih Lise 3’te okuduğu sırada, öğretmeni çağırıp bize bir arkadaşını söyleyerek ‘Ondan uzak dursun’ demişti.

O dönemde Semih’e almış olduğum bilgisayar ile evde devamlı vakit geçiriyordu. Odasına ben, annesi ya da ablası girdiğinde hemen telaşla bilgisayarını kapatıyordu. Bilgisayarı şifreli olduğu için de ne yaptığını, kimle görüştüğünü kontrol edemiyorduk.

Daha sonra kendisi bize okumayacağını söyledi. Ben de kendisine ‘neden böyle düşünüyorsun’ dediğimde ‘okuyup büyük adam olacağım da, bilim adamı olacağım da ne olacak’ diyordu. Dışarıdan okuyup liseyi bitirdi.

1 Mart 2022 günü öğlen saatlerinde Semih’in okul arkadaşı İkbal Uzuner’in annesi eşimi arayarak, ‘Senin oğlun benim kızımın beynini yıkamış, beraber intihar edecekler’ demiş. Aynı gün akşam saatlerinde Semih’in sol göğüs bölgesinden kendisini bıçaklayarak intihara teşebbüs ettiğini öğrendik. Bu konuda Çocuk Şube’de ifade verdi. Bu olaydan ötürü muayenesi Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde oldu. Psikolojik ilaç tedavisi üzerine 3 hafta bu hastanede yattı.

KASAP OLMAK İSTEDİ

Bir süre sonra kasap olmak istedi. Kendisi Rami Meydan’da bir iş yerinde çalışmaya başladı. Kasaplığı öğrendi. En son Bayrampaşa’da çalışıyordu. Bundan 9 ay kadar önce bıraktı. Evde kendisinin altın birikimleri vardı. İhtiyaçlarını bunları satarak karşılıyordu.

Kendisi 2 yıldan beri uyuşturucu madde kullanıyordu. Davranış değişikliğinden, duygu durum bozukluğundan bunu tahmin edebiliyordum. Ama uyuşturucu maddeyi nerden, nasıl temin ettiği hakkında bilgim yoktu.

Ayhan Bora Kaplan davasında karar Ayhan Bora Kaplan davasında karar

Bundan 1 yıl kadar önce Semih’in odasına girdiğimde, çizdiği insan psikolojisini korkutan şeytana benzer kara kalem resimler gördüm. Semih’e bu resimlerin ne olduğunu sorduğumuzda bizlere ‘Anlamazsınız, düşünce yapılarımız değişik’ diyerek başka açıklama yapmıyordu.

Biz de üzerine gitmiyorduk. Semih, yukarıda beyan ettiğim intihara teşebbüs olayından sonra İkbal Uzuner’den ayrıldı. Bundan 1 yıl kadar önce Semih, bıraktığı liseden sınıf arkadaşı Ayşenur Halil isimli kızla çıkmaya başladı.

Ayşenur Pazartesi günleri ikametimize gelirdi. 12:00 -17:00 arası Semih ile Ayşenur evde tek başlarına vakit geçirirlerdi. Aynı zamanda dışarıda da buluşurlardı.

Semih, ablası ve annesiyle birlikte ablasının üniversite kazandığı Ankara’ya gitti. Annesi orada kaldı, Semih geldi. 1 hafta kadar evde ikimiz yaşadık. Ben işe gittiğimde Semih de evde tek başına telefonuyla vakit geçiriyordu. Sadece ihtiyaçları için dışarı çıkıyordu. Hava almak için dışarı çıkmazdı.

Olay günü yani 4 Ekim Cuma günü saat 05:30 sıralarında ikametimde uyandım. Evden çıktım, sabah 10:44 sıralarında oğlumu arayıp Semih’e, ‘Oğlum işten dolayı ben bu akşam geç geleceğim’ dedim. Kendisi de bana ‘Ayşenur evde, gün içinde sakın gelmeyesin baba” dedi. Ben dışarıda bulunduğum sırada eşim arayarak ‘Polisler evde, çabuk eve geç’ dedi. Ben de eve geldiğimde polislerden öğrendim.

Bundan 3 yıl kadar önce Çapa Tıp Fakültesi’nde doktor Semih’e psikolojik bir ilaç yazmıştı ama Semih doktorun yazdığı ilacı kullanmıyordu. Semih ara ara evde şarap, bira gibi alkol alırdı ama 3 ay kadardır uyuşturucu kullanmıyordu. Çünkü uyuşturucu madde alacak parası yoktu.

2023 yılı kış ayında Semih’in odasına girdiğimde penceresi açık ve odası buz gibiydi. Ben de kendisine ‘Hayırdır ne yapıyorsun’ diyerek penceresini kapatmak isterken, yanıma gelerek, ‘Hayır, kapatma camı’ diyerek, eliyle gökyüzünü işaret ederek, ‘Bak bakalım ne görüyorsun’ dedi. Ben de ‘Karanlık, bir şey görmüyorum’ dedim. Kendisi de bana ‘Sen benim gördüğümü göremiyorsun’ dedi.

Bu yaz evde otururken, ‘Baba, gideceğim yerde mutlu olacağımı bilsen üzülür müsün?’ dedi. Ben de kendisine ‘Rabbimiz canı ben verdim, ben alırım, intihar günahtır diyor’ dedim. ‘Hayır, öyle bir şey yok. Saçma sapan onlar, sen beni anlayamazsın’ dedi. Ben kendisine ‘Oğlum önünde bir hayat var’ dedim. ‘Ben o kadar uzun yaşamayacağım, ben o günleri görmem’ dedi. Devamlı bize ‘Bu hayat boş’ diyordu. Semih, sadece Ayşenur ile görüşüyordu. Görüştüğü başka bir arkadaşı olup olmadığını bilmiyorum.

KASAPLIK ALETLERİ ODASINDAYDI

Kasaplıktan edindiği et kesme aletlerini odasında tutuyordu. Ben bu aletleri almak istediğimde aşırı sinirlenerek ‘Sakın dokunma, onlar benim’ dedi. Ben de üzerine gidersem kendisine bir zarar verir diye korktuğumdan ‘Tamam’ dedim.

Eşimden öğrendiğim kadarıyla olay günü 11:00 sıralarında telefon üzerinden görüntülü Semih’i aramış, Semih ve evde yanında bulunan kız arkadaşı Ayşenur ile görüşmüş. Herhangi bir sorun yokmuş.

Eşim, Semih’in 16 yaşından itibaren, pandemide eve kapanması ile ‘Tanrı bizi niye yarattı, madem öleceğimizi biliyordu, niye yarattı’ gibi varoluşa dair sorular sorduğunu bana söylemişti.

Semih hakkında okul öğretmenleri zeki bir çocuk olduğunu, hatta lisede rehber öğretmeni ‘Bu çocuk yazılım üzerine yetenekli, bilgisayar alırsanız bu konuda kendisini geliştirebilir’ dedi. Semih’e ‘O bilgisayarı incelemeye götüreceğim’ dediğimde kıyameti kopardı. ‘Eve kapanmayacağım’ diyerek ağlamaya başladı. Ben de üzerine gitmedim. Bu bilgisayar evimizde değil. Semih kasalı bilgisayarı parça parça internet üzerinden 3 yıl önce sattı.

16 YAŞINA KADAR İMANLI BİRİYDİ

Semih’in bilgisayarda ya da telefonu ile hangi sitelere girdiği, kim ya da kimlerle irtibat kurduğu, beyninin kim ya da kimler tarafından yıkanmış olduğu hakkında bilgim yok. 16 yaşına gelmeden önce de imanlı biriydi. Namazını da kılıyordu. Hatta bana ‘Neden namaz kılmıyorsun, cehennemde yanacaksın’ da demişti.”

Editör: Seren Ümit