MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılında, sürüp giden dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamının, kalıcı, köklü ve kategorik şekilde bağıtlamanın hedefinde olduklarını belirterek, "Bu hedef ahlakidir; tastamam akıl, izan, insaf ve insan merkezlidir. Siyasi, manevi, tarihi, kültürel ve fikri imkanlarla kireçlenmiş kronik gerilimleri bertaraf etmek mümkün hatta mukadderdir. Çaba ve çalışmalarımız da bu yöndedir. Bir sam rüzgarı gibi sevgi, saygı ve merhamet bahçesinin bütün çiçeklerini kurutan ideolojik manipülasyonlara direnmek, devamlı canlı tutulan önyargılara dik duruş göstermek en başta siyaset müessesinin ortak sorumluluğu olmalıdır. Etnik ve mezhebi kamplaşmanın ateş hattına düşürülmek amacıyla on yıllardır karanlık senaryolara maruz kalan Türk milletini felaha ve feraha eriştirmek hepimizin asil ve asli görevidir" diye konuştu.
'HEM ALEVİ’YİZ, HEM SÜNNİ'
Sanal ve sahte bir içerikten mülhem olan Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyenlerin iç ve dış düşman cephesi olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, "İnanan-inanmayan, laik-antilaik ikilemeni tırmandıran yine aynı odaklardır. Dahası ve daha fevrisi ise Alevi-Sünni bloklaşmasını siyasi ve ideolojik dürtülerle süreklilik içinde tahrik ve tahkim etmeye kalkışan Türk ve İslam muhaliflerinin kara kampanyasıdır. İnanç ve ifade hakkıyla insan ve fikir hürriyetinin kullanımına ses çıkaran, itiraz eden, tepki gösteren, dudak büken kim varsa, buna her kim teşebbüs ve tenezzül ediyorsa ya akıl ve vicdan mahrumudur ya da taşeron olarak sahaya sürülen ajan, provokatör mahluktur. Yeri geldiği zaman, ihtiyaç duyulan her zeminde bilhassa Alevi İslam inancına aidiyetlik duyan kardeşlerimizle ilgili düşüncelerimizi samimi ve şeffaf biçimde paylaştık. Bir defa şu hususu açık yüreklilikle söylemek mecburiyetindeyim; işin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Hepimizin Allah'ı bir, Peygamberi bir, kitabı bir, kıblesi bir, itikadı bir değil mi? Hepimiz Türk milletinin onurlu ve şerefli mensupları değil miyiz? Birbirimize yan gözle bakmaktan yorulmadık mı? Birbirimizi çatık kaşlarla takipten bıkmadık mı? Yetmedi mi katlandığımız badire ve belalar? Yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler? Yetmedi mi maruz kaldığımız sosyal ve siyasal maliyetler? Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Gönül rahatlığıyla, vicdan huzuruyla, dahası samimiyetle diyorum ki; hem Alevi’yiz, hem Sünni, hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz" ifadelerini kullandı.
'CAMİ NE KADAR BİZİMSE CEMEVİ DE BİZİMDİR'
Alevi İslam inancına mensup kardeşlerinin kendilerinin canı olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Onların her sorunu bizim de sorunumuz, onların her isteği bizim de isteğimizdir. Aleviliği asıl mecra ve muhtevasından kopartıp inanç ve kültür alanından çıkartanlar, bundan tehlikesi siyasi mevzi haline dönüştürmeye çalışanlar büyük bir yanlışın failleridir. Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir. Cem de bizim, semah da bizim, imanın ve İslam'ın mükellefiyetleri de bizimdir. Tabulara sığınmanın, suni gerginlikleri ve korkuları diri tutmanın, insan ve inanç haklarına kapalı durmanın hiçbir sonu ve sonucu yoktur. Geldiğimiz bu aşamada diyeceğim şudur; cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin cemevini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır" dedi.