Hatırladığımız kadarıyla;

1999 sonu, 2000 yılı başlarıydı.

Yerel gazetelerin çok sattığı dönemlerden biriydi.

O dönemde;

Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştığımız Bursa Hakimiyet, kamuoyunca iyi takip ediliyor, iyi de okunuyordu.

Tirajı gayet yüksekti.

O zamanlar;
Medyanın kamu ile bir çalışma ilişkisi olmadığı için bülten haberciliğinin ötesindeki özgün Bursa haberleri geniş yer buluyordu sayfalarda.

Doğrusu;
Bursalılar için güne Bursa Hakimiyet ile başlamak büyük bir keyifti.

Bir gün ilginç bir şey oldu.

Yönetim Kurulu Başkanımız Celal Sönmez, bir proje için çağırdı bizleri Sönmez Holding’e.

Dönemin güçlü gazetesine daha da güç katmak niyetindeydi.

Hakkını vermek gerekir ki;

Celal Bey iyi bir patrondu her zaman.

O buluşmada;

Bize 4 isim telaffuz etti.

Söyledikleri isimler çarpıcı isimlerdi.

Türkiye çapındaki isimlerdi.

Hele hele o dönemlerde.

Ama konunun ne olduğunu anlamamıştık.

Bu beylerle bir görüşün bakalım, bize (Bursa Hakimiyet) yazı yazmak, katkı koymak isterler mi” dedi.

Tabi karşılığı uyarınca.

Neydi bu isimler?

Biri;

Dönemin en popüler Atatürkçü siyaset bilimi uzmanı, yazar Prof. Dr. Toktamış Ateş’ti.

İkincisi;

Dönemin yine en popüler aydın din adamı, ilahiyatçı yazar ve televizyon programcısı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’tü.

Üçüncüsü;

Bursaspor’da da geçmişte top oynayan, Beşiktaş camiasında “Büyük kaptan” diye anılan yine dönemin popüler spor yazarı ve yorumcusu Vedat Okyar’dı.

Dördüncüsü de;

Bursa’nın yetiştirdiği sanatçılardan İlhan İrem’di.

Bu dört isim de Celal Bey’in aklına gelmiş, gece evinde kafa yormuş sonra da konuyu bizimle paylaşıyordu.

Gelirler mi bize, bir araştırın bakalım” dedi.

Yanlış hatırlamıyorsak;
Bazı bağlantıları da kendisini kurmuştu görüşmek için.

Neyse;
Biz de üzerimize düşenleri yapmak için kolları sıvadık ve çalışmamızı tamamladık.

Yine hatırladığımız kadarıyla;
Bu isimler Sönmez Holding’te Celal Bey’in de konuğu olmak üzere Bursa’ya getirilmişler ve ağırlanmışlardı, yazılarına başlamadan önce.

Sonrasında;
Bu dört önemli isim de haftalık yazılarına başladılar Bursa’da.

Yazılarını gönderiyorlar, biz de redakte ederek yayınlıyorduk.

Hiç unutmuyoruz;

İlhan İrem’in köşe yazısının bulunduğu bölümün altına “Bursa’nın efsane sanatçısı” sıfatını koymuştuk.

O anda aklımıza gelmişti doğrusu.

Gazete;
İstanbul’daki evine ulaşmış olmalı ki, ertesi gün santraldan İlhan İrem’in aradığını söyledi görevli arkadaşımız.

Konuştuğumuzda ki mutluluğu tarif edilmezdi.

Malum, Bursa’ya kırgındı.

Kendisine göre, Bursa yeterince değerini bilmemişti yıllarca İlhan İrem’in.

Telefonda;

Üstadım” dedi “Bu sıfatı bana yakıştırmanızdan çok memnun oldum, çok teşekkür ederim sana ve yazı ekibine”

Biz de mutlu olmuştuk elbette.

Keza;

Diğer isimlerle de her hafta telefonda görüşüyor, yazılarını faks ile alıyor ve yayınlıyorduk.

İyi de okunuyorlardı.

O zamanlar bu işin şimdiki gibi bir ölçümlemesi yoktu ama kamuoyundan olumlu tepkiler alıyorduk.

Uzun bir süre devam etti bu proje.

Her bir ismin ayrı bir okur kitlesi vardı.

Çok iyi dostluklarımız da oldu.

Yararlanıyor ve faydalanıyorduk birikimlerinden.

Doğrusu iyi bir projeydi.

Sonra hepsi köşelerine çekildiler.

Vedat Kaptan” 2009’da rahmetli oldu.

2013’te Toktamış Hoca’yı kaybettik.

Yaşar Nuri Hoca da 2016’da aramızdan ayrıldı.

Bu;
Dört “eski çalışma arkadaşımız”dan bir İlhan İrem hayattaydı ki, malum onu da kaybettik.

Çalıştığımız ve görüştüğümüz için biliyoruz dördü de muhteşem kişilerdi.

Tümüne de Allah rahmet eylesin

Editör: Harun Kot