İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından önemli satırbaşları:

Yeni Metro hattının hayırlı olmasını diliyorum. Uzunluğu 7.4 km olan 4 istasyonlu bu metro hattı Sabiha Gökçen'i Pendik'e, Anadolu Adliyesi'ne, Kadıköy'e bağlamaktadır. Sabiha Gökçen'e Pendik'ten 10, Kartal'dan 12 dakikada, Kadıköy'den 50 dakikada ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Önümüzdeki aylarda bu hattı İstanbul Havalimanı'na kadar ulaştıracağız.

Birileri bizim yaptığımız bu raylı sistemleri sahiplenmek istiyor. Bunların kimler olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Bunlara en güzel dersi Haziran'da vermeye var mıyız?Türkiye genelindeki 811 km'lik şehir içi raylı sistemin 312 km'si de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızca gerçekleştirilmiştir. 

Raylı sistem medeniyettir. Bu medeniyete, moderniteye benim vatandaşlarım layıktır. Şu anda da inşası süren 185 km'lik raylı sistemle bu rakam daha da artacak. Muhalefet inşaatı başlamış metro hatlarına hafriyat dökerken biz bakanlığımız ve belediyelerimiz vasıtasıyla vatandaşlarımızı en hızlı ulaşım yolu olan raylı sistemlere kavuşturmaya devam ediyoruz. 

Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eserler sayesinde milletimizin hayat kalitesini yükselttik. Yeni nesillere üzerinde Türkiye yüzyılı inşa edebilecekleri güçlü bir Türkiye bırakıyoruz. Manifestomuzun adı ne? Türkiye yüzyılı... Artık buna çalışacağız. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, CNN TÜRK’te açılışı yapılan metro hattının yarın sabah ilk saatlerde yolcuların kullanımına açık olacağını söyledi.

İnsanları patlayan çöp dağlarının altında ölen, Ümraniye'de 39 akrdeşimiz orada o çöp dağlarının altında öldü. Kim vardı İstanbul belediyesinin başında? CHP vardı. CHP demek çöp demek, çukur demektir, çamur demektir. Biz dert yükü, mutsuz bir İstanbul devraldık. Önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen şartlar ne olursa olsun bahane arama kolaycılığına tevessül etmedik. Haliç'i temizledik fakat biz Haliç'i temizlediğimizde Haliç'ten 9.5 km mesafede bir aş ocağını o çamur için depor yaptık, çamuru oraya yığdık. Orayı da daha sonra adeta bir Millet Bahçesi'ne çevirdik. 600 dönümlük Millet Bahçesi yaptık. Meselenin gayret, inanç meselesi olduğunu milletimize gösterdik. İstanbul halkından aldığımız destekle şehrin sadece görüntüsünü deiştirmekle kalmadık, ruhunu da canlandırdık. 

İSTANBUL'UN BELEDİYE BAŞKANI NEREDE? BODRUM'DA

İstanbul'un her meselesiyle bu işin sorumlularından bile daha çok ilgileniyoruz. Turizminden ticaretine bu şehrin her gündemi bizim gündemimizdir. Yeri geldiğinde eli İstanbul'da gözü başka yerlerde olanların eksiğini de biz tamamlıyoruz. Sel oluyor, kar yağıyor, yangın çıkıyor bakanlarımızla, kurumlarımızla anında olaya bizzat yerinde vaziyet ediyoruz. İstanbul'un belediye başkanı nerede? Bodrum'da. Ama Erdoğan'ın bakanları nerede? Vakaların olduğu yerde. Yeri geliyor Elazığ'da, Kastamonu'da, Bartın'da... Bir yerde olay mı var? Tabii ki burada Erdoğan bütün arkadaşlarıyla buna müdahale edecek.

Mevcut belediye başkanı ya bende bir köşesinden tutayım. Ya yok böyle bir derdi. Göreve geldiğinden beri her taraf çukur, Bir asfalt dök, şu yolları bir düzenle görelim. Ben İstanbulluyum, nerede, neyin, nasıl olduğunu gayet iyi bilirim. Bana İstanbullu vatandaşım soruyor 'Bu belediye başkanı ne iş yapar?' Haziran geliyor, Haziran'da bunların topuna gereken dersi benim milletim verecektir. Bizim derdimiz makam mevki değil, millete hizmet. Bay Kemal herhalde burayı da sahiplenmezsin. 

İstanbul'un merkezi konumunun bu şehre ve insanlara sağladığı kazançlar, yol açtığı yükün kat be kat üzerindedir. İstanbul'da yaşayıp İstanbul'un bölgesindeki anlamları bilmeyen çok kimse var. Yaşanan her küresel kriz Türkiye'nin ve onun vitrini olan İstanbul'un önemini bir kez daha arttırıyor. Salgın krizi yaşanıyor, dünya gözünü ve kalbini bu coğrafyaya çeviriyor. Savaş başlıyor, dünyanın istikameti yine buraya dönüyor. Gıda krizi tehdidi baş gösteriyor, yine çare burada aranıyor. Türkiye ve İstanbul, düğümleri çözüyor, etrafına barış ve sevgi iklimi yayıyor. Seviyorlar Türkiye'yi, seviyorlar İstanbul'u...

Kimseyi ötekileştirmeden bu şehirde yaşayan herkesi kucaklayacağız. Kimseyi dışlamayacağız. Elbette bunu yaparken istikbal ve istiklalimizi korumaya öncelik vereceğiz, aile kurumumuza yönelik saldırılara da kesinlikle göz yummayacağız. Milleti millet yapan ailedir. Bu aileye bizden daha iyi sahip çıkan bir parti olamaz. Gençlerimizi mankurtların eline düşürmeyeceğiz. Batı'da asla teşebbüs edemeyecekleri rezillikleri burada sergilemek isteyenlerin derdi geleceğiömize darbe vurmaktır. İstanbul hallkıyla birlikte şehrimizi, sadece güvenli, huzurlu, müreffeh değil aynı zamanda evlatlarımızın geleceğinin teminatı olan bir yer haline getirmekte de kararlıyız. 

Son dönemde terör örgütlerinin huzur iklimini bozmak için yeniden harekete geçirildiğini görüyoruz. Mersin'deki son saldırı sinsi senaryonun en alçak örneklerinden biridir. Kimi kullanıyor, terörde kadınları kullanıyor. 2 kadın kendilerine bomba bağlıyor ve polisevine saldırıyor. Bu 2 kadın teröriste bir yerde acıyorum. Bu partinin kadın mensupları hadi bakalım konuşun, Kandil'de bu kadınları yeriştirenler benim ülkemin kadınlarına bunun hesabını verebilirler mi? Diyarbakır'daki malum partinin önünde aylardır, yıllardır duran Diyarbakır annelerine bunun hesabını verebilirler mi? PKK'nın Suriye'de ABD'nin kontrol ettiği yerde bu eğitim yapıldı. Bu teröristleri kamuoyu önünde savunma, aklama görevini de CHP üstlenmiştir. Kimlere bu alçak oyunda hangi rolün verildiğini görüyorsunuz değil mi? Amaç, Türkiye'nin huzurunu, istikrarını bozmaktır. Bu oyunun tek bir kazananı olacaktır, o da Türkiye düşmanlarıdır. Bu oyuna destek veren herkes safını Türkiye düşmanlarından yana belirlemiş demektir. Aklı başında hiç kimsenin kendini böyle bir duruma düşürmeyeceğine inanıyorum. Sivil ve meşru siyaset yapmayı beceremeyen HDP, bu ihanette başrolü oynamaya taliptir. 

Editör: Seren Bülbül