226 BİN YILLIK

Çin’in Guangzhou Üniversitesi’nden araştırmacılar, dünyanın şimdiye kadar bilinen en eski sanat eserini bulduklarını açıkladı. İlk kez 2018 yılında Tibet Platosu'nda yer alan Quesang kayalıklarında keşfedilen el izleriyle ilgili çalışmalar tamamlandı. Resimlerin 226 bin yıllık olduğu ve Denisova insanlarının çocukları tarafından yapıldığı belirlendi. 

DENİSOVA İNSANLARI HAKKINDA

Denisova insanları, araştırmacılar tarafından Homo cinsinden bir insansı olup Neandertaller ve anatomik olarak modern insanın (Homo sapiens) yakın akrabası olarak tanımlanıyor. Ancak, Denisovanlar bi genetik olarak her iki türden ayırt edilebiliyor. 

Denisova insanlarının  yaklaşık 40 bin  yıl önce Üst Paleolitik zamanda Altay Dağları ve Güney Sibirya'da yaşadıkları düşünülüyor. 

İZLERİN SANAT ESERİ OLUP OLMADIĞI SORGULANDI

Baskıların sanat eseri olup olmadığı sorgulamak isteyen uzmanlar, New Mexico'daki White Sands Ulusal Parkı'ndaki insan ayak izini araştıran New York Cornell Üniversitesi'nden arkeolog Thomas Urban ile birlikte çalıştı. 

KASITLI BİR ŞEKİLDE YAPILDILAR

Science Bulletin adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada  baskıların, zamanla kademeli olarak sertleşecek şekilde yapıldığı keşfedildi.  Urban, "El izlerinin yaratıcı bir şekilde yapıldığına inanıyorum. Çocuklar bu izleri kasıtlı olarak değiştirdi. Bu durum, bir tür canlı gösteri esnasında gerçekleşmiş olabilir” diye konuştu. 

DİĞER ANTİK MAĞARA RESİMLERİNDEN ÇOK DAHA ESKİ

Diğer taraftan araştırmacılar, el izlerinin Tibet’te farklı mağara duvarlarında yer alan el şablonu desenleri geleneğiyle eşleştiğini söyledi. 

Bununla birlikte bilim insanlarına göre, 169.000–226.000 yıl öncesine tarihlenen Quesang’taki el izleri Fransa, Endonezya ve İspanya'daki ünlü  mağara resimlerinden en az 3-4 kat daha eski.

Örneğin Endonezya'nın Sulawesi adasında ve İspanya'nın El Castillo mağarasında bulunan sanat eserleri yaklaşık 40 bin-45 bin  yıl öncesine kadar uzanırken, Fransa'nın Chauvet mağara resimler sadece 30 bin yaşında. 

Öte yandan, bazı uzmanlar Quesang baskılarının başlı başına bir sanat oluşturduğu fikrine karşı çıktı. Ancak Urban, "Farklı toplulukların, çeşitli kriterlere öncelik veren belirli sanat tanımları var. Ama bunu aşmak ve yaratıcı davranış hakkında daha geniş düşünmemizi engelleyebilecek bu katı kategoriler tarafından dayatılan sınırlamaları aşmamız gerektiğini düşünüyorum. El izlerinde eğlenceli, yaratıcı ve  muhtemelen sembolik ögeler var. Bu, aslında insan olmanın ne anlama geldiğine dair çok temel bir soruya geliyor” dedi.