Dünyayı alarma geçiren bu varyant hakkında merak edilenleri ve bilinenleri Osman Müftüoğlu Hürriyet'teki köşesinde yazdı. İşte o yazı...

Dünya Sağlık Örgütü varyantları “Alpha, Beta, Delta” gibi harflerle tanımladı. Ve yine salgının başından bu yana karşımıza çıkan her varyant yüreğimizi hoplattı. Çünkü aklımızda daima “Acaba bu yeni varyant öncekilerden daha mı kolay bulaşır, daha mı ağır hastalık yapar, daha mı öldürücüdür, ilaçlara cevap verir mi, vermez mi, yaptırdığımız aşılar bu yeni varyanta da etkili mi, etkisiz mi?” gibi yüzlerce soruyu aklımıza getirdi.

KÖTÜ HABER ŞU: Geçtiğimiz hafta nur topu gibi yeni bir varyantımız daha dünyaya(!) geldi: Türkçe yazılışı ve okunuşuyla yeni varyanta “OMICRON” adı verildi. İsterseniz gelin haftaya sadece salgın matematiğini bilen uzmanları değil, ülke başkanlarını bile ciddi ölçüde korkutan bu yeni varyantla ilgili bazı sorulara yanıt arayarak başlayalım.

MUTASYONUN KAYNAĞI HANGİ ÜLKE?

Enteresan bir şekilde bu yeni varyant da daha önceki varyantlardan bazıları gibi GÜNEY AFRİKA kaynaklı. İlk kez orada tespit edilmiş. Takiben de süratle Afrika içinde yayılmaya başlamış. Avrupa’da ilk vaka, Belçika’da kayıt altına alınmış. Ardından Almanya, Çekya ve İngiltere’de de Omicron taşıyan vakalar saptanmış.

OMICRON’UN FARKI NE?

Uzmanların “korkunç ve tehlikeli” olarak tanımladığı bu yeni varyantın esas özelliği, çok sayıda mutasyonu aynı anda geçirmiş ve taşıyor olması. Yeni varyantın “dikensi protein”inde yaklaşık “32 adet mutasyon” var! Daha da kötüsü bu yeni varyantta virüsün hücrelerimize girmesini sağlayan reseptörlere bağlanma bölgesinde de “10 adet mutasyon” tespit edilmiş. Bilindiği gibi bir virüste mutasyon sayısı ne kadar çoksa virüsün bulaşma ve yayılma hızı o ölçüde artıyor. Ayrıca Omicron’da saptanan mutasyonların “farklı ve sıra dışı mutasyonlar birleşimi” olması da uzmanları bir hayli korkutuyor.

OMICRON’DA KAÇ MUTASYON VAR?

BBC’ye açıklama yapan Güney Afrika Salgın Hastalıklarla Mücadele ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Tulio de Oliveira, Omicron’daki “sıra dışı mutasyonlar birleşimi”nin özellikleri hakkında şunları söylüyor: “Bu varyant önceki varyantlardan çok farklı ve şaşırtıcı. Virüs beklenenden daha fazla sayıda mutasyona uğramış. Varyantta 50 kadar mutasyon mevcut ve bunların 30’dan fazlası virüsün dış yüzeyindeki protein çıkıntılarında.” Hatırlayalım, elimizdeki aşılar bu çıkıntılara karşı oluşturuldu.

MUTASYON SAYISI ARTINCA RİSK NEDEN ARTIYOR?

Yeni koronavirüsün sahip olduğu “dikensi proteinler”, virüsün hücrelerimize girebilme sürecinde “anahtar rol” oynuyor. Bu nedenle de protein çıkıntılarında mutasyon sayısı arttıkça aşıların etkisiz kalma ihtimali yükseliyor, virüsün bulaşıcılık ve daha ağır hastalık oluşturma gücü ise artıyor. Bir örnek vermek gerekirse en son mutasyon kabul edilen DELTA varyantının -ki bu varyant son derece bulaşıcı olarak tanımlanıyordu- hücrelerle ilk teması sağlayan dikensi protein kısımlarında sadece “2 mutasyon” mevcutken, OMICRON’da orijinal virüse göre “10 adet farklı mutasyonun” mevcudiyeti saptanmış durumda.

HER MUTASYON RİSKLİ Mİ?

Salgının başından beri gündemde olan “MUTASYON RİSKİ MESELESİ”nin esası şudur: Virüs sık sık yapı değiştiren bir mikrop türüdür. Virüslerdeki bu yapı değişikliklerine de “mutasyon” adı verilir. Bir virüs ne kadar uzun süre dolaşımda kalır, ne kadar çok sayıda insanı hasta etme imkânı bulur, ne kadar çok yayılırsa mutasyon şansı da o ölçüde yükselir. Bu mutasyonlar bazen virüsün etkisini azaltıp yok oluşunu hızlandırabilirken bazen de dayanıklılığını arttırıp bulaşıcılığını ve hasta etme kabiliyetini çoğaltır. Şimdiye kadar gelişen mutasyonların hepsinde maalesef ikinci ihtimal söz konusu oldu. Hemen her mutasyonda virüsün hücrelerimize daha kolay girmesine yardımcı olacak genetik değişimler ortaya çıktı. Ama anlaşılan o ki Omicron mutasyonunda bu olumsuzluk biraz ölçüyü kaçıracak noktaya ulaşmış boyutta(!).

OMICRON KORKUSUNUN ALTINDA NELER VAR?

OMICRON mutasyonu korkutucu. Korkutucu çünkü... 1. Çoğu uzman bu yeni mutasyonun, virüse insandan insana daha kolay bulaşma ve bağışıklık sistemini daha kolay aşma yeteneği kazandırdığını düşünüyor. 2. Uzmanların dile getirmekte zorlandıkları önemli bir korkuları daha var: Mevcut aşılar Omicron’a karşı yeterince etkili olmayabilir.

YAPTIRDIĞIMIZ AŞILAR BİZİ HÂLÂ KORUYOR MU?

Elimizde bu konuda net bir bilgi yok. Yok ama aşılarını yaptıranların, yaptırmayanlara oranla daha az risk taşıdıkları kesin. Bir diğer iyi haber de şu: Pfizer ve BioNTech, Omicron’un mevcut aşıyı etkisiz kılması ihtimali konusunda henüz emin olmadıklarını açıkladılar ve “Eğer böyle bir olumsuz gelişme olursa yaklaşık 100 gün içinde yeni bir aşı geliştirme” sözü verdiler.

BİZDE DURUM NE OLUR?

COVID-19’un oluşturduğu hasarlar ve insan kayıplarımız hepimiz için oldukça üzücü boyutlara ulaşmış durumda. Hatta -ilk defa dile getiriyorum- açık açık konuşamasak da “TOPLUMSAL BİR KAYGI HALİ” içinde olduğumuz kesin. Ve bu da son derece normal bir gelişme. Normal çünkü önümüzü göremiyoruz. Normal çünkü geleceğimiz için yoğun kaygılar taşıyoruz. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca bile -ki salgının başından bu yana sayın bakan da benim gibi iflah olmaz bir iyimserlik halini ısrarla sürdürüyor, doğru da yapıyor- “COVID-19’un bıraktığı hasarlardan dolayı gelecek 3 yıl boyunca mevcut ölümlerin 3-4 katı kadar kayıp bekliyoruz” açıklaması yaptı.

NE YAPMALIYIZ?

Kanaatimce, özellikle başta İstanbul Havalimanı olmak üzere, havaalanları ve sınır kapılarındaki önlemleri yeniden ve daha fazla arttırmamız lazım. “Aşılama sürecinde asla hız kesmemek” ve “maske, fiziksel mesafe, hijyen” konularını daha fazla gündemde tutmamız da öncelikli gündemimiz olmalı.

YENİ KISITLAMALAR OLACAK MI?

Omicron önlemleri çoktan başladı bile. Mesela biz daha ilk günden Afrika uçuşlarını durdurduk. Çoğu ülke Güney Afrika ve komşularına seyahat yasağı koydu. İngiltere gevşettiği tedbirleri yeniden sıkılaştırdı. Mesela toplu taşıma araçlarına ve mağazalara girerken yeniden “maske takma zorunluluğu” getirdi. Ayrıca yine İngiltere’de “ülkeye girecek herkese 2. günde PCR testi yaptırma ve test sonucu gelene kadar evlerinde kalma” zorunluluğu uygulaması başlatıldı. Anlaşılan o ki BİZDE DE BENZER BAZI KISITLAMALAR -inşallah yanılırım- DEVREYE GİREBİLİR. AMA -kişisel fikrim- “YENİ BİR KAPANMA VE/VEYA OKUL TATİLİ” GİBİ MESELELER ASLA GÜNDEMDE OLMAYACAK, OLMAMALI. Bir diğer düşüncem de şudur: Mutasyon meselesini önemseyelim ama bir kâbus gibi de görmeyelim.