Bursaspor‘un önceki dönem Hayrettin Gülgüler Başkanlığı’ndaki yönetimin Ekip Lideri olan Emin Adanur, hem hizmet dönemi boyunca kulüp içerisinde yaşanılanları hem de görevden ayrıldıktan sonra geçen süre zarfında yaşanılanları tüm çıplaklığıyla anlattı.

İşte Emin Adanur’un Goal Türkiye’de Samet Çayır’a vermiş olduğu özel röportajın tamamı…

Bursaspor geçen sezona Süper Lig parolasıyla başladı ve yaz aylarında kongre vardı. Aday olduğunuz dönemde şehirde ve kulüpte hava nasıldı?

“Bugün şehirde neler yaşanıyorsa öyleydi. Umutsuzluk maksimum düzeydeydi. İnsanlar, güvenebilecekleri bir yönetim istediklerini, istedikleri yönetimin gelmesi koşuluyla yardımlarda bulunacaklarını her platformda dile getiriyorlardı. Ancak beni ve kulüp yönetimini yanılttılar. Sözlerinde durmadılar. Evet yardımda bulunanlar da oldu, onlara Bursa adına teşekkür ederim.

“Kulübün de topluma karşı inandırıcılığı kalmamıştı aslında. Futbolcuya, esnafa, hemen hemen her kuruma borcu vardı. Bu borçluluk çok uzun yıllara dayandığı için, güven tamamen yok olmuştu, marka değeri çok kötü durumdaydı. Birçok futbolsever Bursaspor’un durumuna çok üzülüyor ve Eskişehirspor olmasından korkuyordu.

O dönemde size bir ‘kurtarıcı’ gözüyle bakılması, üzerinizdeki baskının artmasına neden oldu mu?

Kurtarıcıdan ziyade son şans olduğumuzu biliyorduk, evet bu yeri geldiğinde bizi gerçekten yordu. Bursaspor’un ve insanların sorumluluğunu tek başıma üzerime almak, evet bu beni yordu.

Üzerimizde çok saçma bir baskı oluştu. Olumlu ve olumsuz yönde birçok yönetimin yaşamadıklarını yaşadık. Övgü de hakaret de hep aşırı oldu.

Geçen yaz seçimden önce GOAL Türkiye’ye verdiğiniz röportajda “Kendimizi riske attık” demiştiniz. Aday olduğunuz için hiç pişman oldunuz mu?

Hayattaki en büyük pişmanlığım… Bizim Bursaspor’da adaylığımızı açıklama amacımız çok başkaydı. 4 milyonluk şehirde birilerinin artık ayağa kalkması, Bursaspor’a sahip çıkması ve şehri teşvik etmesi için aday olduk.

Aday olurken de olduğumuz da bile defaatle, ‘Biz bu makama layık değiliz, derdimiz doğru bir yönetimin işi ele alması ve bizim de onu desteklememiz’ dedik.

“Haftalarca bekledik, fakat çıkan sonuç bizim aday olmamızı gerektirdi. Bunu da en iyi Bursaspor camiası bilir.”

Göreve gelmeden önce “Kulüp, saygınlığını kaybetti. Eski saygınlığına kavuşturacağız” demiştiniz. Bu anlamda kurumsallık açısından kulübe neler kattınız?

“Bursaspor Kulübü; UEDAŞ, BURSAGAZ gibi kurumlara borçluydu. Personel maaşları ödenmemişti. Futbolcular alacaklarından dolayı bildiri yayınlıyorlardı.

“İki yıllık kurum ve personel borçları çok kısa sürede kapandı. Futbolcuların geçmiş dönem alacakları ödendi.

“TFF 1. Lig’de en yüksek bedelle stadyum isim hakkı kiralandı. Stadyumumuzda yapıldığı günden bugüne kadar ilk milli maç oynandı.

“Bursaspor arması bulunan ve yıllardır ilgilenilmemiş olan çim, duvar, heykel ne varsa yenilendi. Stadyumumuzun altında olan, atıl ve kullanılmamış halde olan dükkanlar kiraya verildi.

“Ve en önemlisi Transfer Tahtası açıldı. 45 dosya vardı. FIFA bile şoke oldu. Bu sorun çözülünce orada da itibarımız arttı. Biz hep kendi ülkemizdeki itibara bakıyoruz ama Bursaspor dünyanın tanıdığı, bildiği bir spor kulübü. Transfer Tahtasının açılması, büyük imaj kazandırdı. Çünkü dünyanın en sorunlu dosyaları mevcuttu. Bunu da bizzat FIFA yetkilileri bildirdi.”

Görev boyunca saha dışında birçok zorluklarla karşı karşıya kaldığınızı söylemiştiniz. Bunlar nelerdi?

“Görev süresince organize saldırı, propaganda ve toplumsal linç içerisinde kaldık.

“Seçildiğimiz ilk günden istifa edene kadar her gün, hatta her saat sürekli organize bir kötülük içerisinde kaldık. Bugün sahneye bakın, Bursaspor’un bu durumuna hangi kelimeyi bulacağız?

“Mevcut yönetim kendi dönemindeki elektrik faturasını bile ödeyemez halde. Bursaspor zaten geçen sene de bu durumdaydı. Düşünün, biz göreve geldiğimiz günden beri neler yaşadık. Şimdi ise yaşanan birçok olumsuzluğa rağmen ağzını bile açmayanları herkes biliyor.

“Bizim zamanımızda kulübün içerisine küçük bir sinek girse bu at gibi, ayı gibi büyütülüyordu. Dışarıya böyle yansıtılıyordu. Şu anda çok büyük olaylar yaşanıyor ama görünmüyor. ‘Transfer tahtası açılmayacak’ deniliyor, kimse bir şey söylemiyor. Elektrik kesiliyor, kimse bir şey demiyor.

“Biz, transfer tahtasını açtığımızı açıkladığımızda bile bazı TV kanalları, transfer tahtasının açılmadığını söyleyip bizi yalanlamaya çalıştı.

“Göreve geldiğimiz iki ay boyunca çok güzel, iyi şeyler yaptık. Borçlar ödendi, kulüp itibarını tekrar geri kazandı. Ancak bu iki aylık süreçte bile çok fazla saçmalıklar oldu.

“Mesela ben, Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak’a gitmiştim. Gidiş sebebimiz de kulübün menfaati içindi. Zaten göreve başlarken, Bursaspor için gerekirse insanların ayağına gidebileceğimizi söylemiştik. Murat Sancak’a gidip Bursaspor’un 2 milyon TL’lik borcunu sildirmemize rağmen, verdiğimiz bir fotoğraftan dolayı Teksas’ın (Bursaspor’un tribün grubu) resmi hesabı, yetkimizin alınacağına dair protesto içeren tweet attı.

“Teksas ciddiye alınmayacak veya önemsenmeyecek bir grup değil. Bunu o gün yapanlar aslında bizim dönemimizdeki ilk kötü adımı attı diyebilirim. Çok güzel giden hava, orada negatife dönmeye başladı. Henüz ligin ikinci haftasında ‘istifa’ diye bağırılmaya başlandı. Biz iki haftada ne yapmıştık da istifa diye bağırıldı?

“Ardından bir sosyal medya kanalında her hafta iyi şeyler olurken bile saçma bir şekilde suçlanıyorduk. Artık Bursaspor’la alakalı durumumuzu değil; saçımızı, sakalımızı, giydiğimiz kıyafeti, gülerken verdiğimiz pozlara bile karışmaya, yorum yapmaya başladılar.

“Twitter’da her gün canlı sohbet odaları açılıyordu. Bazı TV kanallarında her gün aleyhimize propaganda yapılıyordu. Bazı tribüncülere, amigolara para verilip maç sonlarında bize küfürler ettiriliyordu.

“Kendi takımı gol yediğinde sevinen amigoyu gördük. Bunlar sözde hayatlarının 30 yılını, 40 yılını Bursaspor’a vermişler. Biz geldikten sonra garip bir şekilde insanların Bursasporluluğu bitti. Kulüp ne zarar görürse görsün umursamadan devam ettiler. Bizi acımasız ve haksızca çok eleştirdiler.

“Bırakın dışarıdaki insanları, içimizdeki teknik direktörlerden oyunculara kadar, ağır zorluklar yaşatanlar oldu. Emirhan Aydoğan, BB Erzurumspor maçında penaltıyı kaçırdıktan sonra Burak Altıparmak gelip Hayrettin Gülgüler’e (Dönemin resmi olarak Bursaspor Başkanı) ‘’Siz böyle yaparsanız o da tabii topu tribüne atar. Bundan sonra doğru düzgün davranın’’ dedi.

“Emirhan sağı solu tekmeleyerek ‘’Bu şehrin yöneticileri sizi istemiyor, hepiniz Bursaspor’dan gideceksiniz’’ dedi.

“Burak Altıparmak demişken şunu da ekleyeyim. Kulüpten ayrılırken, ‘Futbolcular parasını alsaydı böyle olmazdı’ diye açıklama yaptı. Göreve geldiğimizde geriye dönük ve güncel olarak parasını peşin alan ilk futbolcu kendisiydi.

“Bugün düşündüğüm zaman, bizim geçen sezon başarılı olmamız zaten söz konusu bile değilmiş, bunu anlıyorum. Bırakın Matavz’ı Bruno’yu, Cristiano Ronaldo ile Lionel Messi’yi getirsek birileri bu kulübü düşürecekti.

“Bize bir menajer, Kubilay Sönmez, Burak Altıparmak’ın ve kaleci Erhan Erentürk’ün maç sattığını söyledi. Altınordu maçı, deplasmandaki Kocaelispor maçları. Biz o dönemde insanlara bunları söylediğimizde ‘Siz kafayı yemişsiniz’ diyorlardı. Ancak ligin son maçı olan Bandırmaspor karşılaşmasının ardından benzer yorumlar herkes tarafından yapıldı.

“Birileri bizim başarısız olmamız için bunu yapacaktı. Çünkü insanlar, onların dertlerinin Bursaspor olmadığını biliyorlar. Dertleri Bursaspor olsaydı, bugün kulübün en zor döneminde, ellerinde imkânlar olmasına rağmen hiçbir iş yapmadan durmazlardı.

“Bizim dönemimizde her şey güzel gidiyorken, kulüp ulusal anlamda itibarını geri almışken verilen olumsuz tepkilerin bugün verilmediğini düşündüğümüzde, tüm taşlar yerine oturuyor.”

Kongreden önce şehrin önde gelen insanları ile görüştünüz, onlardan maddi destek için sözler aldığınızı söylemiştiniz. Sonrasında neler oldu?

“Biz yönetim olarak Bursaspor’a 70-75 milyon liralık bir kaynak oluşturduk. Transfer tahtasını açtıktan sonra şehrin bize destek olacağını düşündük ve bu yüzden elimizdeki tüm parayı, tahtayı açmak için kullandık.

“Daha sonra şehirden maddi destek gelmeyince oyuncuların ödemeleri aksadı. Biz yine, Bursaspor rezil olmasın diye verdiğimiz sözün üzerinde paralar ödedik. Sadece futbolcuların ödemelerine yetişemedik. Keşke yetişebilseydik. Ama dediğim gibi verdiğimiz sözün üzerine çıktık.

“Biz haziran ayında seçildik. Birkaç ay içinde transfer tahtasını açtık. Eylül ayında dolar 10 liradan 20’ye doğru çıkmaya başladı. Ülke ekonomik olarak çok saçma bir duruma geldi. Artık bırakın Bursaspor’u, kendi işlerimizi zor idare edecek duruma geldik. İşte bu süre zarfında futbolculara paralar ödenemedi.

“Biz kongre öncesinde herkesi dolaştık. Şehrin önde geleninden de gelmeyeninden de sözler aldık. Gerçekten de orta tabakadaki kesim bize destek verdi. Tüm tribün gruplarından da destek aldık. Forma aldılar, kampanyalara katıldılar. Bu konuda onlara minnettarım ve kendimi borçlu hissediyorum. Çünkü onların desteklerinin karşılığını veremedim.

“Ama kendisini şehrin önde geleni sayan büyüklerimizin maalesef birçoğu destek vermedi. Verenler de oldu, onların hakkını yiyemeyiz. Ancak çoğunluk söz vermiş olmasına rağmen sözünü tutmadı. ‘Sen 40 milyon bul ben de 40 milyon bulurum’ diyenlerin sayısı epey fazlaydı ama biz transfer tahtasını açtıktan sonra bu insanların çoğu kayboldular.

“Mevcut yönetime verilen 40 milyonluk katkı bize verilseydi gerçekten çok farklı yerlerde olurduk. Zaten 40 milyonluk katkıyı da yönetim kendisi koymadı. Tamamen belediyede ve yakın çevrelerinden geldi. Madem böyle bir imkân vardı, keşke o dönemde bize destek verselerdi.

“Benim sözlerimi tutmadığımı iddia eden insanların çoğu, aslında kendi verdikleri sözleri tutmadılar.

“Transfer tahtasını açtığım zaman Bursaspor için büyük bir karşılık bekliyordum. Kulüp, kendi çabasıyla bunu başardı ve dönüp camiadan, şehirden destek bekledi.

“Ancak transfer tahtasının açıldığını duyurduktan 10 dakika sonra teknik direktörümüz (Mustafa Er) kampta, ‘6-7 transfer yapmamız gerekiyor’ diye bir açıklama yaptı. O an bütün rota transfere çevrildi. İnsanlar transfer tahtasının açıldığına sevinemedi bile. Bunun önemi anlaşılamadı. Popülistlik için çok büyük bir fırsatın önüne geçildi.

“Çünkü transfer tahtası açıldıktan sonra biz şehirde dolaşıp destek toplayacaktık. Kampanyalar, yürüyüşler yapılacaktı. İş insanlarına, belediyelere gidip ricalarda bulunulacaktı. Ancak o açıklamadan sonra maalesef herkes bir anda transfere odaklandı.

“Bu desteklerin tamamının sözü bana verildi ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Desteği bırakın, aksine tahtanın açıldığını söyledikten sonra ‘yalan söylüyorsunuz’ dediler. ‘Burak Kapacak’ı satıp öyle açtınız’ diyenler de oldu. Çok çirkin, yakışıksız ve de hadsiz açıklamalarla karşı karşıya kaldık.

Bursaspor’a başkan olurken 40 milyon TL sıcak para getireceğinizi söylemiştiniz ve “Süper Lig’e çıkamazsak bu parayı almayacağız” demiştiniz. Bu para geri alındı mı? Eğer alındıysa neden tavır değiştirildi?

“40 milyon lira sözü verdik ama yaklaşık 70 milyon lira civarında bir kaynak sağladık. Evet bu yönde bir sözümüz olmuştu. Ancak Bursaspor bizi üç yıllığına seçti, beş ay sonra ise topyekûn istifa ettirildik. İki ay kahraman, kalan sürede hain ilan edildik.

“İnsanlar ne bekliyor? Bütün personel borçlarını kapatmış, transfer tahtasını açmış, stadyumun isim hakkını satmış bir adama ligin 17. haftasında ‘git’ diyeceksin, bu süreçte defalarca küfür edeceksin, tesisleri basacaksın, sonra da ‘Sen 40 milyon TL’yi bırakacağına dair söz vermiştin’ diyeceksin. Kusura bakmasınlar ama bu tamamen akıl dışı ve iyi niyetimizi istismar. Böyle bir gidiş sürecinde ne o para nasıl içeride bırakılır?

‘Trabzonspor’a üç oyuncuyu satıp paraları aldı’ dediler. (Batuhan Kör, Kerem Şen, Taha Altıkardeş) Peki ne yapacaktım? Parayı orada bıraksaydım beni istifaya zorlayanlar, sezon başından beri oyunlar hem beni Bursaspor’dan etmiş olacaklardı hem de batırmış olacaklardı. Zaten içeride daha 33 milyon TL alacağımız var.

“Şunu da ekleyeyim. Trabzonspor’a sattığımız üç oyuncuyu da kiralama hakkına sahipti. Antalya’daki kampa geri geldiler fakat Deniz Kolgu ile Tamer Tuna bu üç futbolcuyu istemedi. Onlar da geri gitti. Normalde üçü de sezon sonuna kadar takımla devam edebilirdi.”

“Antalya kampı demişken, orada yaşanan inanılmaz bir hadiseyi de aktarayım. Kulüp, otel parasını ödeyememiş. Otel sahibi, ‘Eğer ödemezseniz oyuncuları buraya kilitlerim, basını da çağırırım hepinizi rezil ederim’ demiş. Bu süreçte mevcut belediye başkanı Alinur Aktaş’tan yardım istenmiş fakat bu talep karşılıksız kalmış. Sonra biz yönetimde olmamamıza rağmen bu parayı ödedik.

“Kampanyaya destek için Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne gittik. Alinur Aktaş 45 dakika boyunca benimle olan şahsi meselelerini tartıştı. Biz çok kez konunun Bursaspor olduğunu söyledik ama ısrarla geçmişteki konuları açtı. Biz de salonu terk ettik. Sonra saygısızlık yapmışız gibi lanse edildi.

“Biz zaten belediye ile toplamda iki kez toplantı yaptık. Onun dışında bir şey olmadı. Ben görevdeyken bir maça bile gelmeyen başkan, ben gittikten sonra soyunma odasına bile indi.

“Buradaki en büyük oyun şu; Bursaspor’a ve bana tuzak kurdular. Bursaspor’u ve beni batırmaya çalıştılar. Ben de bu tuzağı fark ettim ve paramı alıp çekildim. Bursaspor camiası bu oyunu daha yeni yeni görmeye başlıyor. Bizim o gün yaşadıklarımızı anlatmamıza rağmen inanmayan insanlar, şimdi zaman geçince bize bu tuzağı kuranların, kardeşi kardeşe kırdıranların amacını çok iyi görüyorlardır.

“Görmüyorlarsa bile ben Allah’ın adaletine sonsuz güveniyorum. Zaten aylardır da bu yüzden hiç kimseye konuşmadım. Tek güvencem Allah. Bana yaşattıkları ne varsa onların da başına gelecek. Nitekim geliyor da.

“Doğru taraftarlar, doğru insanlar bugün bunları görüyorlar. Adaletin tecelli etmesini bekliyorum ve bana göre çok kısa sürede edecek. Büyük umutlarla geldiğimiz Bursaspor’da bize her gün tuzak kurarak kötü sonuca itenlerin sonunu herkes görecek.

Sportif başarısızlıkta tecrübesizliğin kurbanı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

“Sadece sportif başarı anlamında değil, biz her anlamda tecrübesizlikten sıkıntı yaşadık. Görevi devralacağımız gün hangi koltuğa oturacağımı bile bilmiyordum. Kendi adıma ve birçok arkadaşım adına şunu söyleyebilirim, hatalarımızın birçoğu gerçekten tecrübesizlikten dolayı meydana geldi.

“Mesela futbolda maçtan sonra sıcağı sıcağına hiçbir şeyin söylenmemesi ve yazılmaması gerektiğini çok sonradan öğrendim. Ama bizim tecrübesizliğimiz, futbola çok ters gelen hataları yaptırdı. Kısa sürede çok ciddi tepkiler almamızın sebeplerinden biri budur. Burada bir özeleştiri de yapmak lazım. Tecrübesizlik bazı hataların yapılmasına neden oldu.”

Görev süresince en fazla pişmanlığınız ne oldu?

“Doğru bir futbol ekibi kuramamak. 100 tane doğru yapıp bir tane yanlış yaptık, o da futbolcu seçimiydi. Bu bir yanlış tüm doğruları götürdü. Daha doğru bir transfer ekibi kursaydım ve işi tamamen onlara bıraksaydım, bana kalmasaydı bugün asla bu duruma gelmezdik.

“Bu yanlış, yetersiz futbolcuların kulübe kazandırılmasıydı. Bu işin bana kalmaması lazımdı. Transferler hep son günlerde belli oldu. Sadece bir menajerle bu çalışmaları yapınca, bu da dedikoduları beraberinde getirdi.

“İnsanlarda bu şüphelerin kalması çok normal. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ama insanlar maalesef o durumu bilmiyorlar. Ben o dönemde tamamen transfer tahtasının açılmasıyla ilgilenirken futbolcu alınması için görev verilen arkadaşlar bu görevi doğru yapmadıkları için bu iş son bir hafta bana kaldı. Bana kaldığı için de sonuç olumsuz oldu. En büyük pişmanlığım bu.

Mevcut yönetim, sizin geçen sezon transfer tahtasını açarken bazı ödemeler ertelediğinizi ve tamamını ödemediğiniz iddia etti. Durum nedir?

“Mevcut yönetim maalesef yalan makinesi. Seleznov dosyası için onu söylemişler. Ben de basından okudum. Transfer tahtasının kapatılması için kapatılması gereken 45 dosya vardı. Tek tek tüm maddelere bakıp inceleyemedim çünkü orada çok yoğun bir süreç vardı.

“Diyelim ki böyle bir şey var ve Bursaspor, benden dolayı 30 bin euro zarar gördü. Ya da ben karşı tarafa, ‘Paranız ödenmezse fazlasıyla ödenir’ dedim.

“Kardeşim, 45 tane doysa açıldı, sen bir tane dosyanın örneğini verip, ‘Diğer 44 dosya da bu şekilde’ diyecek kadar bir işe, emeğe nasıl saygısızlık yapıyorsun? Şu anda transfer tahtasını açmak senin elinde. Bunu istesen 15-20 milyon liraya rahat bir şekilde açarsın.

“Bunu yapmayıp, FIFA’nın bile tebrik ettiği, borçlu olunan herkesin bile teşekkür ettiği insanlara nasıl bir dosya yüzünden açıklama yaparsın? Bu, insanlık değil. Saygısızlık, beceriksizlik örneği. ‘Ben hiçbir şey beceremiyorum ve apt*lca detaylara takılıyorum’ demek.

“Bu, aynı zamanda Bursaspor’u hangi iş bilmezlere teslim ettiğimizin de bir örneği. Ahlaksızlığın ve bize kurulan tuzakların bir örneği.

“Dosyaların yaklaşık 15 tanesinin tamamı kapandı. Zerre kadar onuru varsa çıksın ve o 45 dosyanın hepsini tek tek açıklasın. Kime ne kadar gitmiş, hangi şartlarda gitmiş, kaç parası ödenmiş kaçı ötelenmiş. Çıksın hepsini açıklasın. Öyle bir tane TV kanalının önünde, eline tutuşturulan bir kağıdı okumakla başkanlık olmuyor.”

Mustafa Er, sizin döneminiz için ‘Hiyerarşi sorunu’ vardı dedi ve Hayrettin Gülgüler ile uyumlu çalışamadığınızı söyledi. Bu konu hakkında ne söylersiniz?

Transfer konusu dışında pek bir yanlış yapmadık ama bu konuda bir uyumsuzluğumuz oldu. Yani bu konuda doğru söylüyor.

Peki seçimi kazanmak için Mustafa Er’i mi kullandınız? Kendisi bunu söylüyor.

“Mustafa Er bunu söylerse bana değil, Bursaspor camiasına haksızlık etmiş olur. Yani Bursaspor camiası bana sadece onu görevde tutacağım diye mi oy verdi?

“Tam tersine birçok insan, göreve gelir gelmez Mustafa Er ile çalışmamam gerektiğini söyledi. Ben ise Bursaspor’un vefalı olması gerektiği için onu tuttum. İyi hoca olduğundan değil.

“Yaptığı açıklamada ne kadar egoist bir insan olduğunun göstergesi.

Yine Mustafa Er, Pertev ile alakalı, ‘Kulübü dizayn etmeye çalıştı’ dedi. Böyle bir durum var mıydı?

“Bir menajer nasıl kulübü dizayn etmeye çalışabilir ki? Getirdiği 3-4 transferle mi kulübü dizayn edecek? Ona gelene kadar kendisi, verdiğimiz görevi layıkıyla yerine getiremedi ve biz de mecburi olarak menajerlere mahkum kaldık.”

İleride bir gün yeniden Bursaspor Başkanı olacak olsanız, bu kez hangi hataları yapmamaya çalışırsınız?

“Asla transferleri kendim veya diyalog kurduğum bir menajer üzerinden yapmam. Bu işin ehli olan kimse, göreve getirip yetkiyi tamamen onlara bırakırım. Bu konuda da hiçbir tasarrufta bulunmam. Bir de maç sonlarında tweet atmam (gülüyor).”

İş adamlarının futbol sektörüne girmesi, işlerini nasıl etkiliyor? Ülkemizde bunun yüksek profilde örnekleri de var. Bir de futbol sektörünün içinde kalmayı düşünüyor musunuz?

Evet. Macaristan’da 2 veya 3. Lig’den bir kulüp satın almayı düşünüyorum. Futbol camiasında kalacağım ama Türkiye’de değil, yabancı bir ülkede. En azından planım bu.

“Bakın ben zaten iş adamıyım. Türkiye’de müteahhitlik yapan, enerji, lojistik, medya, gibi alanlarda faaliyetlerimiz olan şirketlerimiz var. Bu alanlarda bana zarar verilebileceğini bilmeme rağmen bu işe girdim, çünkü doğma büyüme Bursasporluyum.

“Kulüp yönetimi olarak istifa ettikten sonra iş adamı kimliğime, ticari yaşamıma olur olmaz şekilde tamamen gerçek dışı bir linçle karşı karşıya kaldım. Hep sustum, evet susmak erdemliktir ama bazı yalanların gerçeğini ifade etmek de gerekir. En çok üzüldüğüm de benim sözüm ona yurt dışına kaçacağım iddiaları oldu.

“Ben bu şehrin çocuğuyum, bu şehrin değerlerine bağlıyım. Ayrıca ülkemi de çok seviyorum. Niye kaçayım ki? Bizim yaptıklarımız ortada ve hepsi belgeli. Kulübe kattıklarımız da ortada. O yüzden alnımız ak.”

Editör: Harun Kot