Okulların kapanış tarihi ile ilgili Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaların ardından herkes ‘2021-22 eğitim-öğretim yılı ne zaman başlayacak’ sorusunu sormaya başladı. İşte bu sorunun cevabı ile ilgili son detaylar...

Posta gazetesi yazarı Murat Çelik’in konu ile ilgili yazısı şu şekilde;

İlk ve orta dereceli okullarda karneler 2 Temmuz 2021 Cuma günü dağıtılacak. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bu haberi Pazartesi akşamı CNN Türk canlı yayınında verdi. Kanalın Ankara Temsilcisi Dicle Canova ile birlikte katıldığımız, Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında... İçinde bulunduğumuz 2020-21 eğitim-öğretim yılı 18 Haziran 2021’de sona erecekti ama paydos zili iki hafta ertelendi. Bakan Selçuk okulların 18 Haziran değil, 2 Temmuz’da kapanacağını açıkladı. Okulların geç kapanacağını öğrenen öğrenci ve velilerden hemen şu soru geldi: “Peki bu durumda yaz tatili mi iki hafta kısalacak yoksa okulların açılışı mı iki hafta gecikecek?”

ÖNE ÇIKAN TARİH 6 EYLÜL

“2021-22 eğitim-öğretim yılı ne zaman başlayacak” sorusunun cevabı yakında netleşecek. Milli Eğitim Bakanlığı gelecek yılın çalışma takvimini kısa süre içinde açıklayacak. Resmi açıklama öncesi bakanlık kaynaklarından edindiğim izlenim, okulların 6 Eylül 2021 Pazartesi günü açılma ihtimalinin yüksek olduğu yönünde.

Geçen sene olduğu gibi Eylül’ün ilk günleri öğretmenler için Mesleki Gelişim Semineri… 6 Eylül’de de ilk ders zili. Başlıktaki sorunun cevabına gelince… Okullar geç açılmayacak, bu yaz tatili geçen yıla göre iki hafta kısa olacak. Bakanlıkta, “Pandemi, eğitimde büyük kayıplara yol açtı. Daha fazla kaybedecek zamanımız yok” görüşü hakim.

BİR YILDIR...

Dün 11 Mart’tı. Hayatımız, bir sene önce dün değişti. Tam bir yıldır neler yapamadığımızı düşündüm dün...

- İşe gidemedik. Ofislerimiz ve birçok iş yeri çoğunlukla kapalı son bir senedir.

- Sevdiklerimizle sarılıp öpüşemedik. Hatta tokalaşamadık bile.

- Spor müsabakalarını yerinde izlemek üzere tribünlerde olamadık.

- Restoranda, kafede eskisi gibi oturamadık.

- Yurt dışı ya da içi, eskisi gibi seyahat edemedik.

- Konserlere, sanatsal etkinliklere gidemedik.

- Sokakta maskesiz yürüyemedik. Hatta yerine göre bazen üst üste iki maske ya da siperlik taktık.

- Dezenfektansız, kolonyasız gezemedik.

- Birkaç gün sonrası için bile plan yapamadık.

- Kaybettiğimiz yakınlarımızla eskiden olduğu gibi vedalaşamadık. Cenazelerimizin acısını eşimizle, dostumuzla paylaşamadık.

- Acı günler gibi, mutlu günlerimizde de bir arada olamadık. Güle oynaya düğün yapamadık mesela. H Listeyi uzatmak mümkün ama özetle; hiçbir şeyi 11 Mart 2020 öncesindeki gibi yapamadık, yaşayamadık. Hâlâ da öyle…

Yeniden normalleşmeyi beklemekten yorulduk. Bir süre daha böyle yaşamaya devam edeceğimizi biliyoruz ama bu dönemin ne kadar süreceğini bilmiyoruz. ‘Yeni normal’in bugünkü gibi olup olmayacağını da öyle. Evet, bir tek bizler yaşamıyoruz bu sıkıntıları. Evet, bütün dünya benzer durumda. Ama bu gerçek kimi teselli edebiliyor ki?..