Üç buçuk yıldır devam İstanbul Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada dün karar çıktı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken siyasi yasağa da mahkum edildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise davadan karar çıktığı anda sıcak temaslar kurma amacıyla gittiği Almanya'daydı. Kılıçdaroğlu, haberi alır almaz İstanbul'a dönüş kararı aldı.

CANLI YAYINDA KONUŞTU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın konuğu oldu. Kılıçdaroğlu, bu dava sonucunun bir 'darbe' olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

Anadolu’da güzel bir söz vardır: Zalimin erken gitmesi için zulmün artsın derler. Şu anda açıkla yaptıkları bu. Şu anda istediği hakimi istediği yere atayabiliyor, İstediği kararı çıkartabiliyor. İstanbul’u kaybetmesi onun için büyük bir yara oldu. İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder demişti. Şimdi Türkiye’’yi de kaybediyor. Yargıç kendi vicdanına göre değil Saray’ın talimatına göre veriyor. Bu durum milli iradeye darbedir.
Daha önce hatırlarsınız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da benzer bir tablonun içindeydi. 100 sene hapsi isteniyordu. İstanbul İl Başkanımıza siyasi yasak getirildi. Kimse umutsuzluğa kapılmasın Türkiye sahipsiz değildir. Bu halk demokrasi istiyor.

Daha önceki duruşmada yargıç İçişlerine yönelik bir söylem olduğunu belirtmişti, bu tutanaklarda var. Şimdi bunu alıp başka olaylarla bağlantı kurup İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı cezalandırmak istiyorlar.

Ben dün İmamoğlu’na sakın üzülme dedim. Senin sorumluluğun var ve 16 milyon İstanbullu seni dirençli görmek istiyor. Gülümseyerek İstanbullulara hizmet etmeye devam et dedim. Bizim üzülmemiz onların keyifli olmasına yol açıyor.

"OLAY; MİLLİ İRADEYE SAYGI OLAYIDIR"

Demokrasi adına, ülkem adına üzüldüm. Olay, demokrasi, milli iradeye saygı olayıdır. Öteden beri. gelen bir süreç var. Bu süreç kendi iktidarını pekiştirmek istiyor.

Siz CHP’nin elini kolunu bağlamak istiyorsunuz. Soruşturmalar başlatılıyor. CHP’li belediyeler için özel birimlerin oluşturulduğunu, özel görevlilerin olduğunu biliyorum. Hukukun gücünü, kendisini Saray’a ipotek eden yargıçların gücünü almak istiyorlar. Halkın iradesine darbe yapan siyasi anlayış demokrasilerde yoktur.

16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir. Bu irade 'Siz kime oy verirseniz ben, ben başkanı yargıç kararıyla alıp siyasi yasaklı hale getiririm' diyor.

Almanya'dan tarifeli uçak yoktu, özel uçakla Türkiye'ye döndüm. Havalimanında büyükşehir belediye başkanlarımızla buluştum.

Sayın Davutoğlu aradı, üzüntü duyduğunu ifade etti. "Ekrem Bey'e üzüntülerimi aktarmak istiyorum" dedi. Ekrem Bey'e, "Biz yarın bir miting yapalım" dedim. Bunun üzerine de diğer liderler de istedi.

Bizim hiçbir umutsuzluğa kapılmadan hukukun üstünlüğünü yeniden sağlayacağımızı garanti veriyorum. Ekrem Bey, "Benim İstanbullulara vereceğim hizmeti hiç kimse engelleyemez" dedi. Halkın gücü hakkın gücüdür.

"BU DURUM 6 LİDERİN DAHA SIKI YÜRÜMESİNİ SAĞLAR"

85 milyon yurttaş, demokrasinin ayaklarının altından kaydığını görüyorlar. O yüzden anayasa değişikliğinden başladık. Bu olay, 6 liderin daha sıkı sıkıya yürümesini sağlar. Seçimle gelen darbeyle gitmemeli. Bu da açıkça bir darbe. Bir kişinin tehdidi var bunun için. Bir kişinin tehdidi bize sökmez.

Bu karar siyaseten şudur: 85 milyon yurttaş ve oy kullanacak olan yurttaşlar demokrasinin ayaklarının altından kaydığını görüyorlar. Dolayısıyla altı lideri buluşan aslında demokrasi. Daha sağlıklı ve tutarlı bir anayasa özlemi. Biz o nedenle anayasa değişikliğinden başladık. Çünkü demokrasi gelişmedikçe ekonomi gelişmez. Düşünme, fikir açıklama özgürlüğü olmaz. Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır. Bu olay bize ivme kazandırır. Seçimle gelen seçimle gitmeli. Seçimle gelen darbeyle gitmemeli.

Bu açıkça bir darbe. 'Sen kim oluyorsun da İstanbullulara hizmet ediyorsun? Ben ne dersem ona uyacaksın' diyor. Uymazsan seni siyasi yasaklı hale getiririm diyor. Bir kişinin tehdidi var. Bir kişinin tehdidi bize sökmez. Bu kardeşinizi linç girişimiyle karşı karşıya bıraktılar. Sizin feriştahınız gelse bize geri adım attıramazsınız.

"ONLAR DA SONRANIN GELDİĞİNİ BİLİYOR"

Artık sonları geldi. Onlar da sonlarının geldiğini biliyor.

Editör: Harun Kot