Babalar Gününü kutladığımız günde,

babalara geldik, ve

üçüncü maçımızda da yenilerek,

kupaya grup aşamasında el salladık.

Herşeyden önce bir tespit yapmak gerekirse, bu başarısızlığın 

fatura adresi Şenol Güneş'tir.

Duygusal kriterlerle oluşturduğu kadroya uygun bir format belirleyemeyen 

Şenol Hoca'nın

3'lü veya 4'lü savunmadaki kararsızlığı,

orta sahadaki çapa sayısı,

tek forvet mi,çift forvet mi ikilemi, ve

takımın 70 li dakikalarından itibaren 

yorularak maça ortak olamaması,

düşük performansın ana nedenleriydi.

Bu kafa karışıklığı içinde,

skora göre değişkenlik gösteren 

oyun anlayışıyla,sistem takımlarına karşı üstünlük sağlamak,esasen futbolun doğasına aykırıydı.

Karşılaşma öncesinde kupaya devam etme ihtimali bir yana,turnuvaya galibiyetle veda etmek ve milli formaya prestij kazandırmak amacıyla maça başlamıştı A Milli Takımımız...

İlk iki maça göre,onbirde iki değişiklik yapan ve solbekte Mert Müldür ile orta sahada İrfan Kahveci'ye forma veren Şenol Hoca'nın, güvenemediği orijinal solbek Rıdvan Yılmaz'ı tecrübeli Caner Erkin'e niye tercih ettiğini de sorgulamak gerekmez mi?

Ayrıca,takımıyla lig maçlarında dar alanda ve cezasahası içinde üretken 

bir oyuncu profili çizen Kerem Aktürkoğlu ile La Liga forma giyen golcü Enes Ünal'ı da kullanmamak,bir başka yanlış seçim değil miydi?

***

Kazanmak zorunda olduğumuz bir 

karar maçıydı İsviçre karşılaşması...

Ya kazanacak,gruplardaki 

diğer maçların sonuçlarını bekleyecektik, ya da çeyrek/yarı final hayalleri  kurduğumuz kupaya, grup aşamasında veda edecektik.

Aslında maça yüksek bir özgüvenle başlamış,Burak Yılmaz ve Ozan Tufan ile uzak mesafeli şutları denemiş,

Burak'ın göğüs pasında Kaan Ayhan'ın sert şutunu kaleci Sommer uçarak çıkarmıştı.

Maça iyi başladık,önde basarak gol arıyoruz derken,henüz 6.dakikada Merih'in uzaklaştıramadığı topla buluşan ve cezasahası üzerinde dönerek attığı şutla alt köşeyi gören Seferoviç'in golü,üzerimizde adeta şok etkisi yaratmıştı.

Golün olumsuz etkisini rağmen,yüklenen takımımızın Hakan Çalhanoğlu ile geliştirdiği atakta,yay üzerinde topla buluşan Mert Müldür'ün füzesini karşılayan yine kaleci Sommer'di.

26'da Zuber'in cezasahası üzerine bıraktığı topu  ölçüp biçen Shaqiri, Uğurcan'ın da önde olmasından yararlanarak,farkı ikiye çıkardı.

Golün hemen ardından Seferoviç'in santradan kaçırdığı Shaqiri'nin kalecimizle karşı karşıya kaldığı pozisyonda,yerden şutunu Uğurcan kornere çelerken,35'de Mert Müldür'ün  bazukasında kalesinde devleşen yine Sommer'di.

42'de yine Mert'in savunmadan çıkıp, 

70 metre topu  taşıdığı ve ayakta kalarak, cezasahasında girdiği anda attığı şut,bir kez daha Sommer'e takıldı.

Ters kanatta oynamasına rağmen,

skora isyan edip, canını dişine takarak mücadele eden Mert'in 

3 isabetli şutunu karşılayan Sommer,takımını ayakta tutarken,

kalesine gelen iki isabetli şutu da engelleyemeyen Uğurcan, ilk yarıdaki skoru belirleyen isimler oldular.

Kısacası, Sommer net pozisyonları kurtardı,Uğurcan ise kalesinde golleri gördü.

***

 Özellikle orta alanda top kayıplarıyla başladığımız ikinci yarının başında, cezasahasına çaprazdan giren Empolo'nun şutunu Uğurcan kornere çelerken,62'de Hakan'ın önüne bıraktığı topla cezaahası köşesinde buluşan  İrfan Kahveci'nin müthiş şutuna

kaleci Sommer'de bir şey yapamazdı, doğrusu...

Şampiyonada attığımız ilk golün sevinci maalesef uzun sürmedi,bir önceki pozisyonda karşı karşıya kaldığı Shaqiri'nin şutunu başarıyla önleyen kalecimiz Uğurcan Çakır,

68'de Zuber'in pasıyla cezasahası üzerinde yine topla buluşan Shaqiri'nin ustaca yaptığı plase vuruşa bu kez çaresiz kaldı.

Maçın kalan dakikalarında  yorulan,dağılan, bireysel deneme haricinde rakip yarı sahaya 

geçmekte zorlanan ve 

yedekten gelen 5 oyuncusundan da 

verim alamayan A Millli Takımımız,

77'da İsviçre Kaptanı Xhaka'nın frikik atışında,topun yan direkten dönmesiyle 4.golden kurtulurken,şanslıydı.

Maçın genelinde etkisiz kalan

Cengiz Ünder'in 80'de,orta sahadan 

topla girip attığı şut, az farkla 

üstten auta gitti.

89'da Orkun'un kullandığı korner atışında Yusuf Yazıcı'nın pasıyla topla buluşan Mert Müldür'ün 4 ncü isabetli şutu da Sommer tarafından etkisiz hale getirilirken, tek tesellimiz İrfan Can'ın attığı nefis gol oldu.

***

İsviçre maçının ilk yarısında, risk alarak cesur oynadık,ilk iki maçta cezasahamızın önünü terketmeyen 

Ozan Tufan, rakip kaleye isabetsiz de olsa iki şut gönderdi,solbekimiz Mert Müldür gole en çok yaklaşan oyuncumuzdu.

Ancak,ikinci yarıda 

her geçen dakika oyundan düştük,

pas alternatifleri yaratamadık,

kanatları kullanamadık,geçiş oyununda çoğalamadık,skora göre değişkenlik gösteren sistemsiz bir futbol oynadık ve açıkcası haketmediğimiz için,

gruptan çıkamadık ve kupaya erken 

veda ettik.

Şimdi,

gücümüzü,kapasitemizi yeniden değerlendirerek,kadro seçiminde 

objektif kriterler kullanıp,

mücadelececi bir takım oluşturmak 

ve Katar'da yapılacak Dünya Kupası'na gitme yolunda, eleme grubunda ilk 3 maçta yakaladığımız avantajı en iyi şekilde korumak üzere,

yeni bir planlamayı düşünmek zorundayız.

Tecrübeler,

yapılan hataların sonucunda elde edilen,

maliyeti yüksek öğretilerdir.

Avrupa Şampiyonasından elde edeceğimiz kazanç ise,

hatalarımızdan 

alacağımız dersler olmalıdır.