Hatırlıyoruz da;

70’li yıllardaki çocukluğumuzda tek kanallı TRT’nin haberleri evin içinde yankılanırken, ASALA kelimesini çok duyardık o siyah beyaz haber bültenlerinde.

Hep de üzücü haberlerdi.

Tam adı ile Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu olan bu terör örgütü ne yazık ki çok canlar yaktı.

Daha o zamanlar PKK yoktu, kurulmamıştı.

Agop Agopyan adlı bir Ermeni maşaya Lübnan’da kurdurtulan bu terör örgütünün hedefi Türkiye’ydi.

Amaç, “Büyük Ermenistan” için altyapı hazırlamaktı.

Bu örgüt;

Çeşitli ülkelerde yaptığı saldırılar ile tam 42 diplomatımızı şehit etti.

Çok sayıda elçilik ve konsolosluk görevlisi de yaralandı.

Aşırı milliyetçi olan bu terör örgütünün, Türk insanına adını duyurduğu eylem de Ankara Esenboğa Havalimanı’nda oldu.

Örgüt militanları havalimanına silahlı olarak baskın yapmış, Ankara’nın göbeğinde 9 kişi yaşamını yitirmiş, 72 kişi de bu saldırıda yaralanmıştı.

Bu saldırılar sonraları da Avrupa ülkelerinde gerçekleştirildi.

Türkiye’nin istihbarat teşkilatı olan MİT -bildiğimiz kadarıyla- hem teknik açıdan hem de yasal olarak şimdiki gibi değildi.

MİT’in yurtdışı operasyonları, haber alma, izleme ve dinleme üzerine kurguluydu.

Yani yurt dışındaki aksiyonu belirli bir çerçeve içindeydi.

ASALA’nın;

Militan ve yönetici kadrolarının bir şekilde etkisiz hale getirilmesi ve örgütün kendisini feshetmesinden sonra ise malum başka örgütler türedi.

PKK’sı, DHKP-C’si, DEAŞ’ı, FETÖ’sü, YPG’si, MLKP’si derken sayıları arttı.

Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında koordineli operasyonlar gerekti.

Bu noktada MİT Kanunu’nda değişiklikler yapıldı.

İstihbarat Teşkilatı’nın eli yasal olarak kuvvetlendirildiği gibi, operasyonel faaliyet izni de verildi.

Tüm bunlara önce İHA, sonrasında SİHA’ların gücü de eklenince, terör örgütleri o deyimle “mağaradan çıkamaz” hale geldiler.

Çıkabilenler de, araçlarıyla yaptıkları yolculuklarda etkisiz hale getirilmeye başladı.

Mutlaka dikkatinizi çekiyordur.

Eskiden bu tip haberler pek olmazdı.

Şimdi ise;

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın son yıllarda özellikle yurt dışında düzenlediği operasyonlardan fazlasıyla söz edilir oldu.

Hatırlanacaktır…

Yıllar önce;
Trabzonspor’un taraftarları, Türk spor kamuoyuna hemen herkesin belleğine yer eden “Bize her yer Trabzon” sloganını kazandırmışlardı.

Şimdi ise;
“MİT’e her yer Türkiye” gibi oldu.

Hemen her hafta ciddi operasyonlar yapılıyor.

Üstelik “rütbeli teröristler”e.

Daha yeni;

PKK’nın sözde Suriye özerk Yönetimi Eş Başkanı olan Hüseyin Şibli, üstelik Türkiye sınırından 275 kilometre derinlikte Irak’ın Süleymaniye kentinde öldürüldü.

Yine daha;

Önceki gün de DHKP-C’nin Türkiye sorumlusu Gülten Matur, emniyet ortaklı operasyonla yurt dışına kaçma hazırlığı yaparken İstanbul’da yakalandı.

Bugün de;

PKK’nın “istihbarat patronu” Kinda Maraş kod isimli Fatma Onur’un, Sincar bölgesinde gerçekleştirilen nokta operasyonu ile öldürüldüğü haberi geldi.

Örgüte İngiltere’den katılan ve özel eğitim alan bu kişinin PKK’nın en önemli beyin takımından biri olduğu açıklandı ki MİT ajanlarının çalışmasıyla, örgütün istihbarat yapılanması da çökertilmiş oldu.

Kaldı ki;
İstanbul İstiklal’deki saldırıyı gerçekleştirilen Suriyeli kadın teröristin, saatler sonra saklandığı evde ele geçirilmesi de muazzam bir istihbari çalışmanın sonucuydu.

Yine hatırlanacaktır.

Bursa’da cezaevi personelini taşıyan otobüsü bomba ile havaya uçuran ve sonrasında Bursa’yı anında terk eden Suriye eğitimli MLKP mensubu terörist ekip de sürülen özel bir iz sonucu tek tek yakalanmıştı.

Malum;

Seçim zamanları hep konuşulur.

Şimdilerde de yine bu tip kulislerde önemli bir ismin daha Türkiye’ye getirileceği iddia ediliyor.

Terör örgütlerinin artık korkulu rüyası haline gelen Milli İstihbarat Teşkilatı, gerçekten de Trabzonsporlular’ın dediğinden hareketle her yeri Türkiye gibi gördükleri sürece bizler de önümüzdeki haber ekranına bu tip haberler düşmesine memnuniyetle alışkın olacağız.

Editör: Harun Kot