Allah aşkına;
Gelinen noktaya bakar mısınız?

Usulsüzlüğü, yasa dışılığı hak görmek normal karşılanır olmuş.

Bir meslektaşımız;

Halkın nabzını ölçmek için Bursa’nın göbeğinde Fomara Meydanı’nda rastgele mikrofon tutuyor.

Sorduğu soru, yaklaşık olarak “Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vermeyi düşünüyorsunuz” şeklinde.

65 yaşlarında bir adam var mikrofonun karşısında.

Ölsem” diyor “Oyumu, Tayyip Erdoğan’dan başkasına vermem”

Muhabir, nedenini öğrenmek istiyor.

Başlıyor bağırmaya.

Şerefsiz bunlar” diyor “şerefsizler, binamı yıktılar”

Muhabir, “kim” diyor, “kim yıktı binanızı”

Öfkeli bir şekilde;

CHP’liler” diyor kızgın adam, “Şerefsiz CHP’liler yıktı”

Muhabir yine soruyor, “Kim, hangi CHP’liler” diye.

Adam bağırmaya devam ediyor:

Benim binamı” diyor “Şerefsizler, CHP’liler, Mudanya Belediyesi yıktı”

Muhabir yine soruyor.

Neden yıktılar efendim binanızı” diye.

Adamın verdiği cevap maalesef çok acı:

Kaçak yapmışız efendim, ne var yani bunda…”

Gördünüz değil mi tabloyu?

Vatandaş;

Kaçak bina yapıp, İmar Kanunu’na göre suç işlemesini kendisine hak görüyor.

Dahası;

Bu yapıları yıkmazsa suçlu olacak belediye yönetimini de fütursuzca suçluyor, ağır hakaret ediyor.

Bir de bunu siyasallaştırıyor.

Sonra da;
Olayı Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar da götürüyor.

Gerçekten de inanılacak gibi değil.

Herhalde;
‘Hem suçlu olmak, hem de güçlü olmak’ buna denir.

Tabi;

Bu görüntüler, sosyal medyaya da düşünce, işin hakaret boyutu başka bir hal aldı.

Başkan Türkyılmaz;

Şerefli sanılanların, imar aflarıyla, usulsüz, dürüstçe kontrol edilmeyen yapılarla ülkeyi nasıl bir acıya sürüklediklerini yaşayarak gördük” diyerek, “Varsın bize şerefsiz desinler, biz kendimizi biliyoruz” açıklaması yaptı.

Ardından da;
“Bu şahısla da yargı önünde hesaplaşacağız” dedi.

Ne yazık ki;

Yasal olmayan yöntemlerle belediyelerden istediğini alamamanın karşılığı bu tür eylemler olmaya başladı.

Benzer bir olay,

Geçenlerde de Yıldırım’da gerçekleşti.

Yıldırım’da da;
AK Partili belediyenin en büyük işi, kaçak yapıyla uğraşmak.

Yık yık bitmiyor.

Başkan Oktay Yılmaz’a o kadar çok “ayrıcalık” teklifi geliyor ki, o da hiçbirine aldırış etmiyor.

Tespit ettiklerini yıkıyor geçiyor.

Geçenlerde de;

Arabayatağı’nda kaçak bir yapının yıkım işlemi vardı.

Daha önce tespitler yapılmış, sahibine tebligatlar gönderilmiş ama hala dahi kaçak yapının yapımından vazgeçilmemiş.

Bunun üzerine;

Belediye kaçak yapı ekipleri gidiyor yıkmaya ama ne oluyor?

Bina sahipleri yıkım ekiplerine tuğla, sandalye ne varsa atıp, sonra da saldırıyor.

Ham görüntüleri izledik.

Sanki Ortadoğu’dan bir sokak savaşı gibiydi.

Çevredekiler de dahil oluyor olaya, başlıyorlar belediye ekiplerine saldırmaya.

Vay” diyorlar “Sen bizim binamızı nasıl yıkarsın?”

Sonra polis giriyor devreye.

Polis bile zorlanıyor.

Havaya ateş açıyor polis önce ama fayda etmiyor.

Kalabalık öyle öfkeli ki belediye, saldırmaya devam ediyorlar.

Bunun üzerine polis artık biber gazı kullanıyor ve olayların daha da büyümesini önlüyor.

Sonuç itibariyle;
Belediyenin yani devletin dediği oluyor tabi.

Ne var ki;
Hem Yıldırım’da, hem de Mudanya’da yaşanan sadece bu iki olaydan da görüleceği üzere –genelleme yapmıyoruz ama- kurallara, yasalara uymamak, hatta itiraz edip güç göstermek, hakaret etmek toplumda normal bir hale geldi ki gelecek için fazlasıyla ürkütücü.