Kimseye dargın değilim.

Kırgınlığım yok.

Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletime ve milletime saadetler dilerim.

Bu anda, karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum.

Bu sözler;

Görevli subayın, idam sehpasındaki Adnan Menderes’e son sözlerini sorduğunda söyledikleri.

Sonrası malum.

1950 yılında Türkiye’nin 19. hükümetini kurarak 10 yıl süresince Başbakanlık yapan Adnan Menderes, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra Yassıada’da 9 ay 27 gün süresince yargılandı ve 17 Eylül 1961 yılında da şu anda bebek katili Abdullah Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası’nda sabaha karşı asılarak idam edildi.

Geçen hafta;

Menderes’in 60. ölüm yıldönümüydü.

Menderes;

9 ay süresince 15’i aşkın suçlamadan yargılandı.

Kamuoyunda bilinen en meşhur suçlamalar, “Köpek davası”, “6-7 Eylül olayları davası” ve “Bebek davası”ydı.

Ama;
Kamuoyunda içeriği yeterince bilinmeyen başka davalardan da yargılandı Menderes.

Bunlardan biri;

“Dolandırıcılık davası”ydı.

Eski bakanlardan Hayrettin Erkmen ve Zeyyat Mandalinci’nin ABD’ye yaptıkları geziden artan dövizleri geri vermemesiyle ilgili yargılanmıştı.

Bir de;
“Örtülü ödenek davası” vardı.

Menderes ve Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Başbakanlık örtülü ödeneğini yasalara aykırı biçimde kullanmaktan yargılandı.

“Arsa davası” da vardı.

Tarım Bakanı Nedim Ökmen, hükümeti, eşine ait arsaları fahiş fiyattan satın almaya zorlamaktan yargılanmış, Menderes de bu dava kapsamına alınmıştı.

Merhum Başbakan’ın;

Mahkum olduğu davalardan biri de “İstimlak davası”ydı.

9 eski devlet memuru ile yargılanmış ve İstanbul’da bir çok vatandaşın mülkünü, bedelini tam olarak ödemeden istimlak etmek iddiasından ceza almıştı.

Mahkum olduğu bir dava da “Çanakkale olayı davası”ydı.

Menderes ve 3 eski Bakan, Geyikli Olayları nedeniyle, CHP’li iki milletvekilinin seyahat özgürlüğünü engellemek suçlamasıyla yargılandığı davadan ceza almıştı.

O kadar çok dava vardı ki, duruşmalarda Menderes artık bitkin düşüyordu.

Bu davalardan biri de “Radyo davası”ydı.

Menderes ve 7 Bakan’ı, devlet radyosunu siyasal amaçlarına alet ederek partizanca kullanmak, muhalefete radyoyu kullanma hakkı tanımamak ve bu suretle anayasayı ihlal etmek suçundan yargılanmışlardı.

Bu davadan da mahkum olmuşlardı.

Bu gibi pek çok dava vardı merhum Menderes’in başında.

Belki de çoğundan haberi bile yoktu yargılanıp mahkum olduğu suçlamalardan.

İlginçtir;
Bu davalardan birini de geçenlerde Serdar Ömeroğulları ile birlikte Ankara’ya yaptığımız ziyarette öğrendik.

Davaya sebep olan iddia;

Menderes’in Başbakanlığı döneminde Etimesgut’ta yaptırdığı sözde “özel gizli villa”sıydı.

Güya;

Menderes, ara sıra başını dinlemek ve özel saatler geçirmek için ilgili bakanlığın parasıyla Etemesgut’ta bir villa yaptırmış ve zaman zaman da buraya gidermiş özel aracıyla.

Dedik ya ilginç diye.

Bahse konu bu sözde villayı, Ankara’da bile pek çok kişinin bilmediği Etimesgut’taki Türkiye Şeker Fabrikaları’na bağlı Türkşeker AŞ’nin bahçesinde gördük.

Türkşeker AŞ’nin başında iki becerikli yönetici var.

İkisi de;
Bursa’da yıllarca kamuda yöneticilik yapan isimler.

Biri;

Türkşeker AŞ’nin halihazırdaki Genel Müdürü Mücahit Alkan.

Diğeri de Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Gümüşsoy.

Konukları olduk Ankara’da.

Müthiş iş çıkarıyor ikisi de.

Zarar eden kurumu nasıl kara geçirdiklerini anlattılar, anlattıklarına da hayli şaşırdık.

Kamu yerine özel sektör mantığı ile çalışmaya başladıklarında kurumun nasıl bir ivme kazandığını öğrenmiş olduk.

Tabi;

Kurumu gezerken bir ara, taban alanı yaklaşık 75 metrekare olan tek katlı bir yapı dikkatimizi çekti.

Sorduk, burasının ne olduğunu.

İki deneyimli isim de, acı acı güldü.

“Burası” dediler “Merhum Menderes’i astıran sebeplerden biri”

İçini gezdiğimiz bu küçük yapı, fabrika kurulduğunda memur yemekhanesi olarak inşa edilmiş.

Hatta, dönemin Başbakan’ı bir zaman buraya gelip, kurumun yöneticileriyle öğle yemeği yemiş.

Sonraları;
Burası bir hayli küçük geldiğinden daha büyük bir yemekhane inşa edilmiş ve o yapı da içi düzenlenerek, bir nevi kapalı çardak haline getirilmiş.

Fakat;
İhtilal olup yargılamalar başladığında Menderes düşmanları öylesine iddialar atmışlar ki ortaya, bizzat gördüğümüz bu yerin, “Menderes’in herkesten gizli özel villası” olduğu iddiasını yaymışlar ve bu iddia da girmiş yargılama dosyalarına.

Görmesek inanırdık belki.

Burası ne villaya benziyor, ne de gizli saklı işlerin çevrildiği bir yere.

Bir kere Etimesgut’ta fabrikanın içinde.

Oraya ulaşmak için fabrika bahçesinden arabayla bile en az 15 dakikada gidiliyor.

Ve yüzlerce çalışanın gözü önünde bu yapı.

Üzüldük doğrusu.

Böylesine saçma bir iddianın da tutanaklarda yer almasına.

Menderes;

Bu iddiadan beraat mi etti yoksa ceza mı aldı bilemiyoruz ama bir Başbakan’ın böylesine zorlama bir iddiadan hesap vermiş olması acı elbette.