Karşınızdakinin size doğruyu söyleyip söylemediğini nasıl anlarsınız? Yüzyıllardır en çok tartışılan konulardan biri olan doğruluk testiyle ilgili yapılan uzun araştırmalar meyvesini vermiş olabilir.

Kariyeri boyunca FBI ve CIA gibi önemli kurumlara eğitim vermiş, ajanların davranışlarını incelemiş olan psikoterapist David J. Lieberman, yalancıların ayırt edilmesinin altın kurallarını açıkladı. Katıldığı bir programda, uzun yıllar süren araştırmalarının sonunda elde ettiği sonuçları paylaşan, "Bir yalancıyı yakalamak ve yalanını ortaya çıkarmak için tek bir formül yok. İnsanların sadece ne söylediğine değil, nasıl söylediklerine de dikkat edin. Kafalarının içinde ne olduğunu anlamaya çalışın" ifadelerini kullanan Lieberman, yalan söyleyenleri yakaya ele veren 7 maddeyi açıkladı.

YALANCILAR ÇOK KONUŞUR

Yala söyleyen kişilerin çok fazla konuştuğunu söyleyen Lieberman, "Genel olarak dürüst olanların cevapları kısa ve nettir. Ancak yalancılar, kendilerini haklı çıkarmak için bir olayı uzun uzun anlatırlar" ifadelerini kullandı. Bilim insanına göre yalancıların en çok kullandığı kalıplar ise şunlar: "Ben öyle bir insan değilim" ve "Daha önce de söylediğim gibi".

YALANCILAR GERÇEĞİ SATMAYA UĞRAŞIR

Lieberman'a göre bir kişi doğru söylüyorsa sizi ikna edip etmemekle ilgilenmezler. "Yalancılarsa size bir şey satmaya çalışır" diyen Lieberman'a göre süreç şöyle devam eder: Yalancılar onlara inanmanızı isterler ve bir ikna süreci olur. Dürüst kişiler ise bir noktada susarlar, kendilerini aşırı açıklama gereği duymazlar.

YALANCILAR KONUŞMA BİTİNCE RAHATLAR

Yalan söyleyen kişilerin bütün enerjilerini yalan söylemeye harcadığını belirten Lieberman, yalancıların bu nedenle büyük enerji harcamak zorunda kaldıklarına dikkat çekti: Kendinizi haksız yere ithamda bulunulan dürüst bir insanın yerine koyun. Bir tartışma sonrasında o kişi rahatlamış hissetmez, aksine öfkelenmiş ve rahatsız olmuş olarak konuşmayı sonlandırır. Yalancılarsa konuşma sona erdiği için rahatlar.

YALANCILAR YALNIZCA DUDAKLARIYLA GÜLER

Lieberman'a göre yalan söyleyen kişiler, sadece ağız kaslarını kullanarak gülümser. "Eğer bir kişi yalan söylüyorsa bütün yüzüyle gülmez, yalnızca ağız ve dudaklarıyla gülümser. İçten ve samimi bir gülümseme ise bütün yüze yansır ve bütün yüz üzerinde mimikler yapılır" diyen Lieberman, yalancıların ayrıca dudakları kapalı bir şekilde tebessüm ettiklerini belirtti.

YALANCILAR SAKİN GÖZÜKÜR

Yalancıların, kendilerine ait olmayan bir duyguyu satmaya çalıştıkları süre boyunca sakin ve kontrollü kaldıklarını söyleyen Lieberman şu ifadelerle durumu açıkladı: Eğer biri masum olduğunu kanıtlamak istiyorsa sakinmiş gibi davranır. Bu nedenle de suçlu kişilerin gergin olduğuna inanılır. Oysa haksız yere suçlanan kişi sakin ve kendine güvenli olamaz. Yalancılar hissetmedikleri bir duyguyu satmaya çalıştıkları için kontrollü kalırlar ve sakin gözükürler.

YALANCILARIN HİKAYELERİ KUSURSUZDUR

Lieberman "mükemmel hikaye" olgusunu şu sözlerle anlattı: Doğru söyleyen kişilerin hikayelerinde boşluklar ve tutarsızlık olabilir çünkü gerçeği heyecanla anlatırlar. Fakat yalan söyleyenler hikayelerini kafalarında kurguladıkları için bütün detayları tek tek anlatırlar. Yalancılar birçok gerçek dışı detayı da hikayeye yedirirler.

YALANCILAR "BEN DİLİ"Nİ KULLANMAKTAN KAÇINIR

Lieberman'a göre yalancılar "ben dili"ni kullanmayı tercih etmez. Tıpkı yalancıların çoğunlukla göz teması kurmalarından kaçınmaları gibi kendilerinden birinci tekil şahıs zamirini kullanarak bahsetmek de zordur. Bu nedenle yalan söyleyen kişiler çoğunlukla karşısındakine odaklı konuşur. "Ben dili"ni kullanmayarak karşındaki insanla arasına mesafe koymayı amaçlayan yalancı, "sen/siz" veya "o/onlar" diyerek ilgiyi üzerlerinden uzaklaştırmaya çalışırlar.

Editör: Seren Bülbül