Haziran ayının skolyoz farkındalık ayı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Aygün, ergenlik çağındaki çocukların yüzde 3’ünde skolyoz bulunduğunu söyledi.

Çoğu skolyoz vakasının hafif olarak gözlendiğini, ancak bazı omurga deformitelerin çocuklar büyüdükçe daha şiddetli olmaya devam ettiğini belirten Doç. Dr. Aygün, “Şiddetli bir omurga eğrisi, göğüs içindeki boşluk miktarını azaltarak akciğerlerin düzgün çalışmasını zorlaştırabilir. Doğru tedavi çok önemlidir. İhmal edilmiş ya da geç kalınmış hastalarda tedavi hem çok zor hem de istenilen düzeyde başarı elde edilemeyebilir. Skolyozun tedavisi çocukluk ve erişkin yaş ya da dönemlere göre farklıdır” şeklinde konuştu.

3 ANA TÜRDE SKOLYOZ HASTALIĞI VARDIR

Açıklamasında, çocukluk yaşta 3 ana türde skolyoz hastalığı olduğunu ifade eden Özel Medicabil Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hayati Aygün şunları söyledi: “1. grup, doğuştan olan konjenital dediğimiz türdür. Bu tür Skolyoz hızlı ilerleyip ve çok ciddi deformitelere yol açmaktadır. Bu grubun tedavisi erken başlamak durumundadır. 2. grupta ise Nöromusküler hastalığı olan yani doğuştan felçli hastalarda görülen skolyoz türüdür. Yine bu grupta cerrahi, erken dönemde gerekebilir. 3. grup ise en çok görülen gruptur. İdiyopatik adolesan skolyoz olarakta isimlendirilen bu grupta tedavi genellikle konservatif yapılır. Çocuk kemik büyüme yaşı uygun olduğunda eğer hala 40 ve üzeri dereceden fazla skolyozu varsa cerrahi düşünülebilir.”

UZUN, SABIRLI VE BİLİNÇLİ TEDAVİ

Skolyoz tedavisinin uzun, sabırlı ve bilinçli yürütülmesi gereken bir süreci olduğunu dile getiren Doç. Dr. Aygün, “Tedavide başarı oranı oldukça yüksektir. Bunun için ise doğru hekim ve doğru hastane seçilmesi en kritik aşamadır. Biz hastanemizde ileri tetkiklerle tanı koyup hem konservatif yani cerrahi dışı ekibi hem de cerrahi tedavi ekibi ile skolyoz hastalarının tedavisini takip etmekteyiz. Hastanemizde genellikle konjenital ve ihmal edilmiş vakalar tedavi edilmektedir” şeklinde konuştu.

Skolyoz açısı 40 derecenin altında olan hastalar için genellikle konservatif denilen cerrahi dışı tedavinin tercil edildiğini dile getiren Doç. Dr. Aygün, “fizik tedavi, egzersiz ve/veya korse gibi tedaviyi destekleyici seçenekler vardır. Konservatif yöntemlerle, deformitenin ilerlemesini engellemek amaçlanır. Korse ile tedavi skolyozlu hastalardaki eğriliğin gelişimini 3-4 aylık aralıklarla izlemekte fayda vardır. 20 derecenin altında eğriliği olan hastaların %50-60’ı kendiliğinden iyileşir. İmmatür bir omurgada eğri 20 derecenin altında ise fakat progresyon 10 dereceden fazlaysa takip sürecine ara verilip korse kullanım sürecine geçilir. Gelişim çağındaki çocukların 20-30 derecelik eğrilerin 1/3’ü konservatif tedaviye yanıt verir ve ilerlemez. Bu nedenle bu aralıktaki progresyon düzeyleri tespit edilene kadar takip devam edilmelidir. Tedavisiz kalmış skolyozun ciddi sakatlığa, kozmetik sorunlara dolayısıyla da psiko-sosyal sorunlara ve bazen de kardiyopulmoner sorunlara neden olmaktadır. Cerrahi tedavi gerektiren vakalarda skolyoz açısı 45 derecenin üzerindedir. 40 derecenin üzerindeki eğrilikler korseye veya diğer konservatif tedaviler yanıt vermez ve iskelet matüritesi geliştikten sonra da ilerlemeye devam eder” dedi.

SKOLYOZDA CERRAHİ TEDAVİ

Açıklamasında, skolyoz cerrahisinde birçok yöntem söz konusu olduğunu, bunlar hastalığın türüne, hastanın yaşına ve hastalığın bölgesine göre değişiklik gösterebildiğini vurgulayan Özel Medicabil Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hayati Aygün, skolyozun cerrahi tedavisiyle ilgili de şunları söyledi: “Cerrahi erken başlangıçlı konjenital skolyozlarda ilgili segmenti ilgilendiren patolojiye yönelik uygulanır.  Örneğin hemivertebranın çıkarılması ya da eğriliğe sebep olan anormal yapıların çıkarılması gibi. Konjenital bazı skolyozlarda ise deformiteyi kontrol etmek için büyüme dostu cerrahi yöntemler uygulanır. Burada hastalara periyodik olarak 6 ya da 8 ayda bir küçük ameliyatlar gerekebilir.

Büyüme çağının hızlı döneminde, idiyopatik skolyoz hastalarının uygun olanlarında ise halk arasında ‘ipli sistem’ olarak adlandırılan endoskopi yardımıyla ya da minimal invaziv yöntemle de body tethering ameliyatları yapılabilir. Kızlarda ve erkeklerde de olgunlaşma evresine geçen çocuklar için ise kalıcı bölgesel ameliyatlar uygulanabilir. Ameliyatlarda yerine göre navigasyon cihazı önemli avantajlar sağlayabilir. Ameliyatta omurgaya yerleştirilecek vidaların güvenle yerleştirilmesinde ve osteotomilerin planlanmasında yardımcı rol oynamaktadır.

Bütün ameliyatlarda nöromonitörizasyon cihazı kullanılır. Bu cihaz, omurilik aktivitelerini sürekli kayıt altında tutar ve cerrahi nedeniyle omurilik üzerinde oluşabilecek etkileri monitörize ederek anında cerraha uyarı vermesi açısından oldukça önemlidir. Skolyoz ameliyatları oldukça riskli ve komplikasyona oldukça yatkın ameliyatlardır. Skolyoz cerrahisi bir ekip işidir. Özel eğitimli cerrah ile birlikte skolyoz ve omurga alanında tecrübeli hemşire; nöromonitör cihazından sorumlu tecrübeli teknisyen; omurga ve skolyoz cerrahisinde tecrübeli anestezi ekibi ve yanında ameliyat sonrası bakımı üstlenebilecek yetkili imkanlara ve ekibe sahip yoğun bakım ve klinik gereklidir. Skolyoz cerrahisinde aynen korse tedavisi ve fizik tedavide olduğu gibi aile, hastane ve hekim ilişkisi yeterli düzeyde ve sıklıkta olması oldukça önemlidir.”

Editör: Harun Kot