Türkiye'de doğum hızının düşmesiyle alarm verildi ve 2025 yılı 'Aile Yılı' ilan edildi. Doğurganlık oranı geçtiğimiz yıl 1,48'e kadar düşerek kendini yenileme oranı olan 2,1'in altında kaldı. Hal böyle olunca bilim insanları ve uzmanlar bu düşüşe çare aramaya başladı. Ciddi alarm veren doğurganlık oranları Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği (TSRM)'nin düzenlediği 13. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi'nde masaya yatırıldı.

TÜP BEBEK DESTEĞİ

Araç sahipleri dikkat! İndirim yolda
Araç sahipleri dikkat! İndirim yolda
İçeriği Görüntüle

TSRM Başkanı, Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Barış Ata şunları söyledi: "İsteyenin yapabildiği kadar çocuk yapmasını destekliyoruz. İsteyen 1, isteyen 3, isteyen 5 ama çocuğu olmayan, tüp bebek tedavisi olan çiftlere devlet tarafından destek olunması önemli. İnfertilite yani kısırlık, dünya genelinde her 100 kadından 10-12'sini etkileyen önemli bir sağlık sorunu. Dünya Sağlık Örgütü, infertiliteyi bir hastalık olarak tanımlıyor. Nasıl ki kalp hastası birinin kalp ameliyatı olması gerekiyorsa, çocuğu olmayan biri için de tüp bebek tedavisi ücretsiz karşılanmalı. Tedaviye erişimi temel bir hak olarak görüyoruz."

"HERKES ÇOCUK YAPMADIĞINA PİŞMAN OLUYOR"

Prof. Dr. Ata, "Doğurganlık oranları alarm veriyor" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Genelde herkes çocuk yapmadığına pişman oluyor. Çocuk yapıp pişman olanı görmedim. 2 çocuğu olan da '3 olsaydı' diyor. Benim 2 çocuğum var. Annemler 5, babamlar 4 kardeş, onlara bakınca imreniyorum. Benim çocuklarım da 4-5 kardeşi olsaydı büyük bir aileleri olurduk" dedi. Prof. Dr. Ata, 'Reproductive BioMedicine Online'da yayımlanan yeni çalışmada, tüp bebek tedavisine yapılan devlet desteğinin, yalnızca bir sağlık harcaması değil, aynı zamanda uzun vadeli yüksek getirili bir ekonomik yatırım olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ata, Sağlık Bakanlığı'nın tüp bebek tedavisi desteğinde yaş sınırı ve deneme sayısına yönelik kapsam genişletme hazırlığında olduğunu da söyledi.

ERKEN EVLENİN ÇAĞRISI

Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ali Sami Gürbüz, gençlere "erken evlenin" çağrısında bulundu. Günümüzün sosyo ekonomik şartları sebebiyle gençlerin evlilik öncesinde kariyer yapma, evlenenlerin ise çocuktan önce ev ya da araba sahibi olma veya gezip tozma gibi kriterleri öncelediklerini hatırlatan Doç. Dr. Gürbüz, "Kısırlık hem kadın hem de erkeklerin problemi. Yaş ilerledikçe hem kadının hem de erkeğin çocuk sahibi olma ihtimali zayıflamaya başlıyor. 25 yaşındaki sağlıklı bir kadının aylık olarak anne olma şansı yüzde 25-30 iken, 35 yaşında bu yüzde 15'e düşer. Düşük yapma riski 25 yaşında yüzde 10 iken 35 yaşında bu yüzde 20'ye yükselir. 35 yaşındaki bir erkeğin baba olma şansı hâlâ yüksektir ancak sperm hareketliği azalmaya başlar. DNA hasar oranı artabilir. Gebelik elde etmek daha uzun sürebilir. Günümüzde 15-20 yıl öncesine göre daha geç evleniliyor. Bu da çocuk sahibi olma şansını düşürüyor. Erken evliliklerin teşvik edilmesi gerekir. Gerçi doğru bir kararla devlet çeşitli krediler vererek ekonomik sebeplerle evlenemeyen gençleri destekliyor. Bu desteklerin daha da artırılması gerekir" dedi.