Bugün;

Nilüfer Belediyesi’nin 2023 yılı temasını “ikinci yüzyıl için tasarım” olarak açıklarken açık açık söyledi Başkan Turgay Erdem.

“İtiraf ediyorum” dedi “Kaçak yapıyla mücadele etmeye yetişemiyorum”

İlginç değil mi?

Başkan Erdem’in bahsettiği kaçak yapılar konut değil, pıtırak gibi biten kaçak fabrika binaları.

Ve tarım arazilerini adeta talan ediyorlar.

Ve bunların yıkımı çok zor oluyor.

Bir kere prosedürü çok.

Belediye;
Tarım alanlarını tahrip edip kaçak fabrika binası yapanları önce tespit ediyor.

Sonra zabıt tutuluyor.

Ardından;

Bu kaçak yapının sahibi belediyeye çağırılıyor ve yıkması isteniyor.

Eğer yıkmıyor ve inşaatına ısrarla devam ediyorsa encümen’e yazı yazılıp durum bildiriliyor.

Sonra encümen toplanıyor ceza kesiliyor.

Bunun bir hafta sonrası da imzaları atılıyor.

Ardından tebliğ işlemleri başlıyor yapı sahibine.

Sonra yıkım kararı alınıyor.

Bu yetmiyor;
Jandarma veya polise durum bildirilip güvenlik gücü yazısı yazılıyor belediye tarafından.

Bu da yetmiyor;

Gün tespiti yapılıyor ortak olarak ve gün belirleniyor.

Sonra da yıkıma gidiliyor.

Bu işlemlerin tümü 1 ayı buluyor.

Ve bu 1 aylık sürede inşaat öyle hızlı yapılıyor ki elektrik bile bağlanmış oluyor.

Sonra işin içine bir de –nasıl verebiliyorlarsa bu kararı- Bölge İdare Mahkemeleri’nin yürütmeyi durdurma kararları geliyor bir de.

Yani dokunamıyorsunuz kaçak fabrika binasına.

Tabi;
Tüm bunlara bir de olası imar afları eklenince, tarım alanı diye bir şey kalmıyor.

Her yer plansız programsız, çirkinlik abidesi olan kaçak fabrika binalarıyla doluyor.

İşte Nilüfer gibi planlı bir kentin en büyük sorunu, bu kaçak fabrika inşaatları.

Ne ilginç ki;

Böylesine önemli bir konuda İl veya İlçe Tarım Müdürlükleri’nin hiçbir dahli yok!

Oysa;

Yasal arazinize bir çiftlik kurmak, bir bağ evi yapmak veya veya hayvancılık yapmak istediğinizde gerekli izinleri alabilmek içir bu Tarım Müdürlükleri sizi ananızdan doğduğuna adeta pişman ediyorlar.

Ne var ki;
Tarım arazileri konusunda bu kadar hassas olan bu Tarım Müdürlükleri’nin, bu arazilere yapılan kaçak inşaatlara yönelik hiçbir inisiyatifi yok!

Gözlerinin önünde bile yapılsa onları ilgilendirmiyor.

Bu kaçak inşaatların yerini bile bildirseniz “bizi ilgilendirmez” diyorlar.

Ama onlardan bir izin almaya gittiğinizde de hayatınızın en zor günleri geçiyor.

Ne tuhaf değil mi?

İşte…

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in de itirazı bunaydı.

Çok da haklı.

Düşünebiliyor musunuz?

Tarım arazisine bir çivi bile çakabilmeniz için onlarca imza toplamanız gereken Tarım Müdürlükleri, bırakın çiviyi buraya koca kaçak fabrika dikilmesine ses çıkaramıyor!

Olacak şey değil.

Hani bir söz var ya, “Kedi mi kovalayacak, ciğer mi satacak” diye.

Başkan Erdem’in durumu aynı bu söze benziyor.

Ya işi gücü bırakıp;

Nilüfer’in tarım arazilerinde sadece “kaçakçı” peşinde olacak.

Ya da belediyecilik yapacak, vatandaşın derdine derman olacak.

Bugünkü buluşmada;
Bir de çarpıcı örnek verdi Başkan Erdem.

“Mesela” dedi “Kadıköy böyle değil, orada sadece belediyecilik yapılıyor, hizmet veriliyor” dedi.

Sebebi;
Kadıköy gibi koca bir ilçede bir metrekare bile tarım arazisinin bulunmaması.

Nilüfer, Bursa’nın en kıymetli yeri.

Her yeri çok değerli.

İşte bu verimli topraklarda gözü olan pek çok iş insanı, belediyeyi by-pass edip kaçak fabrikalarını dikme derdinde.

Bu rezilliğin başka bir yönü de mahkemelerden alınan yürütmeyi (yıkımı) durdurma kararları.

Sormak gerekiyor.

Acaba bu mahkemeler, kaçak olduğu apaçık belli olan bu inşaatların belediye tarafından yıkılmasına niçin engel oluyorlar?

Mahkeme heyeti görmüyor mu, yıkıma itiraz edilen inşaatın kaçak olduğunu?

Göz göre göre kamu aleyhine nasıl karar verebiliyorlar?

Bunların da incelenmesi, sorgulanması gerekmiyor mu?

İşte;
Tüm bu olumsuzluklar bir araya gelince, haklı olarak “Tespit edilmemiş bir tane bile kaçak yapı yok ama bu fabrikaları yıkmaya yetişemiyorum” diyor Başkan Erdem.

Son derece haklı.

Dediği gibi;

Vali’nin, Büyükşehir Belediyesi’nin, Tarım İl Müdürlüğü’nün, Çevre Müdürlüğü’nün ve belediyenin bu yönde topyekün bir mücadelesi olması gerekiyor.

Ama bu da, kurumların bu mevcut görüntüsüyle hiç mümkün görünmüyor.

Bursa’da;

Fabrika bacalarından çıkan zehirli havadan şikayetçi olan vatandaşlara bile “hangi fabrika olduğunu tespit edin, öyle gelin” deyip kılını kıpırdatmayan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, tarım arazilerindeki bu kaçak yapılara müdahale etmesi mümkün mü sizce?

Boşuna denmiyor “Bursa’nın sahibi yok” diye.

Ne acı değil mi?

Yapanın yanına hep kar kalıyor.

Borcunu ödemeyenler bile ödüllendiriliyor.

İşte son çıkan kamu alacakları yapılandırılması, en taze örnek.

Söylenecek çok şey var da…