Bursaspor maça öyle kötü başladı ki, birçok kişi TV’yi kapatmak zorunda kaldı.

Önce hakem küçük küçük kıyımlara başladı, ardından Furkan Emre Ünver’in güreş sevdası ortaya çıktı, peş peşe gelen goller de üstüne tuz biber oldu.

İnanılmaz kötü bir atmosfer vardı. ‘Küme düşer miyiz?’ soruları bile sorulmaya başlandı.

Ama Bursaspor armasının büyüklüğü buna izin vermedi.

Ataberk’in penaltı kurtarışı, Mustafa Er’in hakem kararlarına olan tepkisi, Emirhan Aydoğan’ın golü derken, herkesin gözünden ateş fışkırmaya başladı.

Bursaspor’da şok üstüne şok yaşandı!

Ama bu bildiğiniz kötü huylu şoklardan değil.

Atmayan kalbin, yeniden güm güm sesiyle kulakları sağır etmesini sağlayan şoklardan.

O anda bu maçın döneceği belliydi. Artık topu ayaklar değil yürek oynuyordu.

Nitekim verilen onur mücadelesi karşılığını buldu. 3-2’lik galibiyet Bursaspor’u kalan haftalarda ayakta tuttu.

Ama bu galibiyetten Başkan Erkan Kamat ve yönetimin kendilerine pay çıkarmalarını önermiyorum. Bu kadar suskun kalan bir başkanlık anlayışı gelmemişti Bursaspor’a daha önce.

‘Olacağına varır’ zihniyeti hakim yönetimde de!

Bu futbolcular ve teknik adam, arabayı adeta benzinsiz götürüyor. Benzini geçtik aracın tekerlerini söktüler ama ses çıkartan yok!

Ben sayın Erkan Kamat’tan ve yönetiminden artık toplu bir basın toplantısı düzenleyip A’dan Z’ye konulara açıklık getirmelerini öneriyorum.

‘Bursaspor sahipsiz değil’ açıklamalarıyla gelip, Bursaspor’u sahipsiz gibi hissettirmeleri olmuyor!

Önüne gelen koskoca kulübe sallarken ses çıkarılmamasına alıştık ancak iş saha içine kadar inince artık orada da ‘yeter’ demenin de zamanı geliyor!

Ondan sonra kimse de çıkıp demesin 'Bursaspor’u Twitter yönetiyor!’ diye.

Ve son olarak…

Bursaspor puanını 34’e yükseltti. Mucizelere en çok inanan ve onları gerçekleştirmek için son ana kadar savaşan bir camiadan bahsediyoruz.

Bu kez de öyle olacak gibi.. Ne diyorduk; ‘Bursaspor bitti demeden bitmez!’