Yaşananlar inanılacak gibi değil.

Öyle ki;
Bursa’nın nasıl kötü yönetildiğinin,
Bursalılar’ın ne kadar şanssız olduğunun bir başka kanıtıydı binlerce kişiyle birlikte bizim de şahit olduğumuz bu olay.

Malum.

Pandemi belası nedeniyle tüm dünyada 2020 yılı kayıp bir yıldı.

Ekonominin, sporun, turizmin ve sanatın durduğu bir yıldı.

Bu yıl ise;

Aşı nedeniyle yeni yeni bir şeyler oluyor, temkinli de olsa hasret kaldığımız sosyal yaşama dönüş yapıyoruz.

Hatırlanacaktır.

Bursa’da da, Türkiye’nin en uzun soluklu Uluslararası Festivali olan Bursa Festivali geçen yıl yapılamamıştı.

Bu yıl ise;

59.’su yapılıyor ve halen de sürüyor.

Bursalılar her program için adeta akın ediyorlar Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’na.

Tüm programların biletleri ise günler öncesinden tükendi.

Festival programları deyim yerindeyse ful çekiyor.

Dünyaca ünlü sanatçılar ile ulusal sanatçılar, Bursalılar’a müzik ve sanat ziyafeti çekiyorlar.

Üstelik;

Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından hazırlanan programların biletleri sudan ucuz.

Tamamen halk yararına.

İstanbul’da 500 liradan başlayan ve 1500 liraya kadar uzanan fiyatlarla izlenen sanatçılar, Bursa Festivali’nde 30-50-75 liralık bilet fiyatlarıyla izleniyor.

Biz de olabildiğince takip ediyoruz festivali.

Ama…

Rezaletin rezaleti yaşanıyor!

Bu olaya;

5 oktavlık ses aralığı ve kendi besteleriyle geniş bir hayran kitlesine sahip olan tek kişilik koro olarak nitelendirilen Cem Adrian ile Türkiye’nin güçlü pop caz vokalistlerinden Melis Sökmen’in sahne aldığı gecede şahit olduk.

Açıkhava Tiyatrosu’nda binlerce kişinin eğlendiği, sanatçıların izleyicileriyle bütünleştiği, şarkılara eşlik edildiği bir anda, Açıkhava Tiyatrosu’nu deyim yerindeyse polisler ve belediye zabıtaları bastı!

Herkesin meraklı bakışları altında, Vakıf yöneticilerini buldular ve sonra da ellerindeki ses ölçüm cihazlarıyla desibel ölçümü yaptılar.

Ardından da;

Açıkhava Tiyatrosu’ndan yüksek ses çıktığı iddiasıyla, sesin kısılmasını istediler.

Allah aşkına olacak şey mi bu!

Rezaletin daniskası.

Uluslararası bir festival sırasında, ses ölçümü yaptırmak, müziğin sesini kıstırmak dünyanın neresinde görülmüştür?

Gördüğümüz kadarıyla;
Kültür Sanat Vakfı yöneticileri şoke oldular bu girişim karşısında.

Yahu” dediler gelen polis ve zabıtalara “Nasıl yani, şimdi sahneye çıkıp, sanatçılara alçak sesle şarkı söylemeleri mi isteyelim” dediler.

Verilen cevap ise;

Haklısınız ama bu Valilik emri, bizler görevimizi yapıyoruz” oldu.

Sonrasında da;
Öğrendiğimize göre mütamadiyen bu ses ölçümü ve polis baskınları sürüyormuş.

Kültür Sanat ve Turizm Vakfı’nın yönetimine de artık gına gelmiş, Bursa’da 59 yıldır ilk kez yaşanan bu rezalet.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da şaşırmış bu işe, Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı işadamı Özer Matlı da.

Valilik’ten gelen bu emire hayret etmişler.

Adı üzerinde festival bu.

Birileri şarkı söyleyecek, halk da eğlenecek.

Müziğin sesini kıstırmak gibi bir saçmalık neyin nesidir?

Nasıl bir zihniyettir bu?

Bursa’yı kimler nasıl yönetiyor, inanılacak gibi değil.

Sonrasında;

Telefon trafikleri başlamış hemen.

AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’a iletilmiş konu, o da hayretler içinde kalmış, “olur mu canım böyle saçma bir şey” cevabı vermiş.

Ardından;

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Bursalı Başdanışmanı Harun Akın’a da iletilmiş konu, “Bizler, aylar sonra Bursalılar’ın yüzünü güldürmeye, mutlu etmeye çalışırken, Bursa Valiliği’nin emriyle festival adeta baltalanıyor” diye.

Açık açık söylemişler.

Yahu, vallahi olacak şey değil.

31 yıldır Bursa’da gazetecilik yapıyoruz, böylesini ne duyduk, ne gördük.

Hele hele;

Pandemi ve beraberindeki ekonomik kriz nedeniyle Bursalılar’ın suratı aylardır sirke satarken, Uluslararası Festival de bir nebze olsun insanları mutlu edip, yüzlerini güldürürken bu nasıl bir karardır, sahne alanların sesini kıstırmak, orkestranın sesini kıstırmak, sahne anında binlerce kişinin önünde desibel ölçümü yaptırmak?

Rezalet ki ne rezalet.

Bursa Bursa olalı, 59 yıldır böyle bir rezalet görmedi.

Sanata, sanatçıya bu denli karşı olmaya çalışmak neyin nesidir, nasıl bir zihniyettir?

Bu rezalet;

Tamamen gönüllük esasıyla çalışan Bursalı iş insanlarının şevkini kırar, heyecanını kaçırır.

Yarın öbürgün ne Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı’na, STK’lara ya da Bursaspor’a yönetici olmaz kimse, kaçar gider.

Zaten;

Duyduğumuz kadarıyla, kendi cebinden harcamalar yapan, Bursalılar’ın eğlenmesi için çaba harcayan, aylardır bu festivale emek harcayan Vakıf Başkanı işadamı Özer Matlı da, bu yaşanan rezalet sonrası soluğu şehir dışında almış, kaçmış adeta adam!

Bursa gerçekten kötü yönetiliyor.

Bursalılar böyle bir yönetim tarzını hak etmiyor.

Gerçi;

Bursalı Başdanışmanı tarafından kendisi bizzat bilgilendirilmiş ama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa’da bu yaşanan rezalete şahit olsaydı düğmeye anında basardı, belki de basmıştır bile.

Bakar mısınız Allah aşkına, koca Bursa nelerle uğraşıyor, gündeme bakın.

Yazık ki ne yazık.