Ülkede uygulanan/uygulanamayan ekonomik politikalar sonucunda,
gıdadan,akaryakıta,
iğneden ipliğe her ürünün fiyatı katlanırken,
Türk Futbolunun naklen yayın bedeli ise paraşütsüz düşüşte...
Bu anlamsız paradoksun
mimarları TFF mi yoksa,
kötü/olağanüstü kötü yönetilen
Kulüpler mi,acaba?
Esasen,
her ikisi de denilebilir,bana göre.
Hem TFF,hemde Kulüpler
sürekli uyarılmalarına rağmen,
bindikleri dalı kesmekte
ısrarla inat ediyorlar.
Yabancı kuralı tam bir garabet!
Teknik Direktörler ilk onbirde,
8 yabancı /3 yerli kuralında,
3 Türk oyuncuyu belirleyebilmek için,
her maç öncesi kurdeşen döküyor.
Önceki sezonlarda
14 yabancı 14 yerli kuralında,
süper ligde,ilk onbiri tamamen
yabancı futbolculardan
oluşan kadrolarla maça çıkan
Türk(!) takımlarını da görmüştük.
Maç öncesi,
İstiklal Marşı okunurken,
ısınma hareketleri yapan yabancıların Süper Ligde kazandırdığı maçların ne önemi vardı,
Avrupa Kupalarında ilk turlarda elenirken...
Sonuçta,
tamamen Türk oyuncularıyla oynanan bir ligde bir takımın şampiyonluğu
kesin değil miydi,sizce de?..
***
Türk futbolunun büyükleri olarak adlandırılan F.Bahçe,G.Saray,
Beşiktaş ve Trabzonspor'un
toplam borç yükünün
20 milyar/katrilyonun üzerinde
olduğu ifade ediliyor.
Bu mali tabloya rağmen,
adı geçen Kulüplerin müflis yöneticileri,
Fair-play kurallarını zorlayarak, borçlanma limitlerini arttırmak istiyorlar.
Bursaspor özelinde bakarsak,
alt ligde düşmemek için çırpınan Bursaspor'un borcu bile milyara/katrilyona yakın...
Bir bilen varsa söylesin,
son 6 -7 yılda,
süper lige son haftalarda zor tutunan,
nihayetinde düşen,
TFF 1.ligde de kalması için de dualar ettiğimiz Bursaspor'un hangi başarısı adına,bu borç yüküne muhatap oluyoruz.
Sezon öncesi yapılan hesapsız harcamalarla,TFF 1.Ligin en pahalı kadrosu bizde diye gururlanıyoruz.
Menajerler tarafından golcü diye pazarlanan Tim Matavz
denen bir kazma ile, yıllık
900 bin euroya/güncel kurla
14.5 trilyona sözleşme imzalıyor,
gönderirken de ömrümüzden ömür
kaybediyoruz.
***
TFF ve MHK,
alt sıralarda
ligin kızıştığı bir dönemde,
elit hakemlerinde yer aldığı
bir grubu doyurucu bir açıklama
yapmadan taca atıyor,
televizyonların spor programlarında
takımların futbol kalitesi
yerden yere vuruluyor,
maç kaybeden yönetici ve teknik adamların boy hedefi hakemler,
Kulüplerin istemezük feryatları
arasında TFF ve MHK tarafından
sorgusuz/sualsiz infaz ediliyor.
Böylesi bir ortamda,
gölgesi bile faydaşları
tarafından taşlanan
bir ağacın meyva vermesini nasıl bekleyebiliriz ki?
Evet,
Türk futbolunu ve Kulüplerimizi
ancak idare(!) edebilen Yöneticiler...
eserinizle övünün!