Önce şu tespiti yapalım.
Nereden bakarsanız bakın, 
yaşanılan kırık dökük bir hikâye,
hüsranla bitmesini istemediğimiz...
Örnekleriyle bir göz atalım,isterseniz;
-dikiş tutturamayan yetersiz teknik direktörler,
-TFF 1.Lig standartlarına göre bile kalibresi düşük profilli futbolculardan kadro oluşturulması,
-Kulübün geçmişini karartan Adanur Yönetiminin Vakıfköy'den yetişen gençleri zorlayan(!) yöntemlerle yuvadan uçurması,Trabzonspor'a 
verilen Taha,Batuhan ve Kerem'in 
bonservis bedellerinin kulüp kasasına girmeden el konulması,
-olağanüstü genel kurulda profesyonel kulüp yönetiminde, iyi niyetli ancak tecrübesiz bir ekibin kerhen görev üstlenmesi,
-çok bilmiş Deniz Kolgu ve Tamer Tuna'nın referansıyla ara transferde alınan oyuncuların takımın kimyasını bozması,
-iş yapabilecek tek oyuncu olan Bifouma'nın İstanbulspor deplasmanına gitmek istemeyerek maç seçmesi,sonuçta Yönetim tarafından kadro dışı bırakılması,
-İstanbulspor maçında alınabilecek 1 puan hakem tarafından gasbedilirken,
hatır sormak için(!)hakeme yürüyen Mustafa Er'in sahadan atılması.
Bu liste uzar gider...
Kısacası, 
belki de 10 yılda bir Kulübün başına gelebilecek ne kadar hatalı/kasıtlı/kötü niyetli yanlışlıklar ve olumsuzluklar varsa,2021-22 sezonuna sıkıştı.
Ve,biz bu kadar kötü bir tabloya rağmen,
ligde kalabilme adına bir mucize bekliyoruz/umut ediyoruz.
*
Maça gelince;
futbolda istatistikler her zaman 
kazananını
 göstermez,
topla oynama oranı,pas yüzdesi,
kazanılan ikili mücadele,
atılan şut ve korner sayısında açık ara önde olabilirsiniz, 
rakibiniz 11 kişi ile yarısahasına çekilmişse,sporcu ahlâkından yoksun emek hırsızı oyuncuların
en küçük bir temasta kendisini yere atıp,vakit geçirmeleri karşısında çaresiz kalıyorsan,cezasahası içine yerden/havadan gelen sayısız ortada forvetini topla buluşturamıyorsan,
maç süresince sadece bir kez 
net gol pozisyonu yakalıyorsan,
ve önemlisi, taktik faullerle oyunun temposunu düşüren rezil bir 
G.Birliği takımına gol atamıyorsan,
metamatiksel olarak şansın var 
olsa da,umudun azalmış demektir.
Esasen,antrenörleri Metin Diyadin önderliğinde Bursaspor'un ve oyunun temposunu düşürmek adına, her türlü tezgâh ve sakatlanma numarası ardına sığınan bu takıma gol atamayan  oyunculara kızmak ne derece doğrudur, o da tartışılır.
Bursaspor forması giydirilen bu oyuncuların kapasitesi ve sahada yapabilecekleri maalesef, bu kadar...
Pedro'yu örnek vermek gerekirse,
ilk yarıda Hasan Ayaroğlu'nun kornerinde Luca Capan'ın kaleci Ramazan'dan dönen kafa şutunda önünde bulduğu topu yan direğe nişanladıktan sonra,
maç süresince sağ ve sol kanattan gelen sayısız ortada bir kez bile topa dokunamadı.
Luca Caban,Zalazar,Uğur Kaan,Burak,
Alasgarov,Enver Cenk Şahin,Bruno,
ve Mehmet Erdem'in  iyi niyetle mücadele ettiklerini kabul edelim de,yeterli mi,elbette yeterli değil...
Önümüzdeki maçımız, yine düşme hattındaki rakibimiz Denizlispor ile.
Ege temsilcisinin  Lopes ve Ömer Şişmanoğlu gibi bu ligin üzerinde  futbolcuları var,geriden gelip,
İstanbulspor karşılaşmasını nasıl çevirdiklerini görmek lâzım...
*
Ligde kalma adına yakaladığımız fırsatları hovardaca harcarken, iftar öncesi tribünleri dolduran yaklaşık 
15 bin taraftarın coşkulu desteğinin sonuç vermemesi ise, bir başka üzüntü...
Şimdi,kalan 5 maçın 3'ü,
Denizlispor,Ümraniyespor ve Menemenspor karşılaşmaları 
iç sahada,
Manisa FK ve play-offta yer alması muhtemel Bandırmaspor ile deplasmanda oynayacağız.
Çıkmadık candan ümit kesilmez,
özdeyişiyle,matematiksel olasılık sözkonusu olduğuna göre,oynanan futbol umut verici olmasa da,futbolun her türlü sürprize açık bir oyun olduğunu unutmamalıyız.
Umarız,bu kadar yanlışın yaşandığı sezonda bir mucize gerçekleşir de,
Türk futbolunun 59 yıllık çınarı Bursaspor, Süper Lige dönüşün eşiğini oluşturan bu ligde tutunarak,
gelecek sezon için,
yeniden küllerinden doğar!..