Doğrusu;
Bursa’da olanları, yaşananları en iyi
AK Partililer biliyorlar.

Ama;

Kol kırılır, yen içinde kalır” düsturundan hareketle, dost sohbetleri dışında kimse kimseyle bir şey paylaşmıyor konuşmuyor.

Oysa köprülerin altından ne sular akıyor.

18 yıldır Bursa’da da iktidar olan AK Parti, yönetimlerden değişse de bir hastalığından kurtulamıyor.

O da;

Hasetlik, çekememezlik ve de arkasından gelen güç zehirlenmesi.

Örnek o kadar çok ki…

Mesela;

Bursa’da Ayhan Salman yönetimlerinde görev yapan 10 yönetici, Davut Gürkan yönetimine de girdi.

Belli ki;

Gürkan, Feyza Hakyemez’in, Gökhan Yıldız’ın, Gülten Doğrul’un, İrfan Akkaya’nın, Mustafa Kaymaz’ın, Osman Şahin’in, Salih Bahadır’ın, Sinan Kahraman’ın, Oğuz Babacan’ın, Osman öztürk’ün çalışmalarını, kapasitelerini ve beşeri ilişkilerini beğenmiş olmalı ki, yeni dönemde de çalışmak istedi.

Ama ya yeni dönemde bulunmayanlar?

Mesela;

Ayhan Salman döneminde, partililerin “politbüro üyesi” lakabı taktığı Başkan Yardımcılarından Ömer Aybar öyle mi ya?

Neydi o öyle sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım dün?

Yeni dönemde olmayacağını anlayınca, basmış klavyenin tuşlarına.

Başkanı Salman’a verdiği görevler için teşekkür eden Ömer Aybar, demiş ki “yeni dönemde görev almayacağımı tüm dostlarıma ve dost olmayanlara bildiririm…”

Allah aşkına;

Bakar mısınız üsluba?

Bu sözler;

Rütbeleri varken ne kadar kalp kırdığının ve kibir içinde bulunduğunun da bir göstergesi aynı zamanda.

Yoksa;
Bir iki yılda bu kadar
düşman kazanmak, herkesin başarısı(!) olamaz.

Yine bir başka örnek.

Bursa’nın Ankara’daki yüzakı isimlerinden Mehmet Tunçak’ın birkaç ay önce başına gelenleri de paylaşalım.

Tunçak;

Bursa’da İl Başkanlığı, İl Genel Meclisi Başkanlığı ve de milletvekilliği görevlerinde bulunmuş bir isim.

Halen de;

AK Parti Genel Merkezi’nde Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor

Bursa’ya memleketine geliyor Tunçak bir ara.

Gelmişken de Haşim İşcan Caddesi’ndeki AK Parti il binasına gidip, bir çay içmek, yerindeyse de İl Başkanı Ayhan Salman’la görüşmek istiyor.

Çat kapı gidiyor il binasına.

Güvenliği biraz sıkıntılı geçtikten sonra Özel Kalem Müdürü’nün odasına geçiyor ve İl Başkanı Salman’ın müsait olması durumunda çayını içmek istediğini söylüyor.

Müdür;

Ne için geldiğini ve kim olduğunu soruyor Tunçak’a.

Önce bir afallıyor Tunçak.

Bakıyor ki iş ciddi.

Ciddi ciddi sorgulanıyor çünkü Özel Kalem’de.

Sonunda canına tak ediyor ve mütevazılığını bir tarafa bırakıp şunu söylüyor:

Şu kafanı kaldır da, duvarda şu asılı il başkanları fotoğraflarına bi bak bakalım, beni görebilecek misin?”

Sonrası malum.

Başkanım bilmiyordum” diye başlıyor görevlinin konuşması ve gerekli ilgiyi göstermeye başlıyor.

Haliyle şaşırıyor tabi Tunçak, Bursa gibi 4. Büyük kentin parti teşkilatında görev alan Özel Kalem Müdürü’nün bu “geçmişi bilmemesine”, moda deyimle partinin hafızasının silinmesine sinirlenip “Ayhan Başkanım yok galiba, selam söylersiniz gelince” deyip çıkıyor bir hışımla parti binasından.

Dedik ya örnek çok.

Partinin;
Bursa’daki en bilinir isimlerinden biri daha olan
Hayrettin Çakmak’ın başına geliyor benzer olay da.

Yanlış anımsamıyorsam, 31 Mart yerel seçimleri öncesiydi.

Yıldırım Belediyesi’nin bir töreni var.

Çakmak’ı bilenler bilir, erken gider törenlere, düğünlere, cenazelere.

Namazgah’taki evinden çıkıyor gidiyor Yıldırım’daki tören alanına.

Ankara’dan da konuk olmayacağı için, protokol için ayrılan onlarca sandalyeden birine oturuyor, dakikalar önce.

Cep telefonunu karıştırıyor, zaman geçiriyor.

O esnada;

Kadın Kolları’ndan bir görevli, üzenine vazife edinip bir hışımla Çakmak’ın yanına gidiyor.

Diyor ki;
“Beyefendi, burası protokole ait, parti yöneticilerimiz oturacaklar birazdan, sizi şöyle arkaya vatandaşlarımızın olduğu yere alabilir miyiz?”

Dedik ya;
Çakmak’ı tanıyanlar,
nüktedan kişiliğini de bilirler.

Hanım kızım”diyor “Sen kaç yaşındasın?”

Görevli kadın yaşını söylüyor.

Çakmak da;
“Kızım” diyor “Sen kısa pantolonla dolaşırken, ben Bursa’da partimizin İl Başkanlığını yapıyordum, sonra da sen ortaokula giderken ben TBMM’de milletvekili olarak görev yapıyordum…”

Kadın Kolları görevlisi, hık mık ediyor, özür dilemeye çalışıyor ama vaziyeti kurtaramıyor ve hışımla oradan uzaklaşıyor.

Dedik ya örnek çok.

AK Parti, Bursa’da en çok isim öğüten partilerden biri belki de.

Dahası;
Yeni göreve gelenler, eskiyi bilmiyor,
Tayyip Erdoğan’ın ne zorluklarla partiyi kurduğunu, “muhtar bile olamaz” dendiği dönemde, Faruk Çelik’in dahiyane Siirt seçimi formülüyle nasıl Başbakan seçilebildiğini ve Erdoğan’ın kuruluş dönemindeki kurmaylarını bilmiyor, bilemiyor.

Tıpkı bir uzay kapsülü gibi yaşananlar.

Aracın kokpitine gelenler, araçtan hangi kapsüllerin ayrıldığını, nerelerden geçildiğini, ne zahmetler çekildiğini bilmiyorlar, bilemiyorlar.

Birer görev veriliyor ve sanıyorlar ki, sanki kendilerinden önce kimse yoktu bu memlekette.

Mesela;
Pazartesi günü gerçekleştirilen
il kongresinde o salona gelenler, herkes biliyor ki çok uzun zamandır bir araya gelmemişti.

Pek çok kişi incinmişti/incitilmişti zaman içinde.

Şimdi tam da böylesi bir bilinirlik içinde, ve de kongrede “geçmişi unutalım, bir olalım eskisi gibi” denmesine ve iyi niyetli adımlar atılmasına rağmen, düne kadar partinin 2. adamı konumunda olan “politbüro üyesi” lakaplı Ömer Aybar’ın “yeni dönemde görev almayacağımı tüm dostlarıma ve dost olmayanlara bildiririm…” diye herkesin gözüne sokarak paylaşım yapması, kendine göre küsmesi, hem büyük hata, hem de komik.

Belli ki, ne yapılsa, ne adım atılsa hala ders alınmıyor!

Şu anda hazır kongre yapılmışken, yeni yönetim oluşturulmuşken, birleşme adımları atılmışken, partililerin tek yapması gereken, siyasette İl Başkanı Davut Gürkan’ın, kent yönetiminde de Alinur Aktaş’ın yanında tek vücut olmaları.

Yoksa, çare Drogba!..