Pazar günü;

Bal-Göç’ün Merinos AKKM’deki kongresinde yaşanan olaylar, sinema tarihinin en yaratıcı senaryolarından biri olan 1998 yapımı “Truman Show”u hatırlattı.

Başrolünü;
Jim Carrey’in oynadığı filmde, tüm çevresel olaylar, filmin başkarakteri Truman’ın keyfine, hareketlerine ve ruh haline göre şekilleniyordu.

Ne isterse öyle oluyordu, taa ki bir gün gerçeği görene dek.

Tıpkı, Bal-Göç’ün kongresindeki Truman gibi.

O da öyle bir oyun oynadı ki, baktı kongre kaybediliyor, düğmeye basıverdi kongreyi ertelemek için.

İstediği de oldu!

Gelelim şimdi kongre salonuna.

Kongre için Merinos’a giden herkesin dikkatini çekti.

Salon dışında öyle bir çarşı pazar vardı ki, bir tarafta çay kahve dağıtımı, bir tarafta paketli şekerlemeler ve sular bedava dağıtılıyordu.

Hatta lokmacı bile getirilmişti.

Bedava dağıtılan Bulgar gofretleri de cabasıydı.

Tüm bu ürünlerin üzerinde de adaylardan Hasan Öztürk’ün resmi vardı.

Bunca harcanan parayı sorgulayanlar oldu haliyle.

Antreye kocaman bir ekran kurdurarak reklamını da döndüren Hasan Öztürk’ün bu yaptıklarını görenlerin bazılarının aklına, Mustafa Karadayı düşüverdi nedense.

Hani şu;

Geçenlerde, Turhan Gençoğlu’nun sözünden çıkmayanların güya gizlice gittikleri (ama biz yazınca deşifre oldukları) Sofya’daki HÖH Genel Başkanı olan kişi.

Daha neler var da o görüşmeyle ilgili, sırası gelince paylaşacağız sizinle bu ilişkileri.

Neyse.

Kongrede ilk raunt Divan Başkanlığı seçimiydi.

Bizim kozamedya’nın başarılı kalemlerinden olan sunucu,

Divan Başkanlığı için iki aday olduğunu söyledi ama ikinci adayın kim olduğunu açıklamadan, ilk aday olarak Zeki Kahraman’ı oylattı.

Kim bu Zeki Kahraman?

Bal-Göç Başkan adaylarından Hasan Öztürk ile Kader Özlem’in desteklediği kişi.

Dernek karar defterinde tahribat yaptığı gerekçesiyle “evrakta sahtecilik” suçlamasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet edilen Gülver Deniz adlı kadının da imzasıyla aday gösterilen kişi.

Ve de;
Turhan Gençoğlu’nun görüş aldığı hukukçularından.

Görüyorsunuz değil mi organizasyonu ve taraflılığı?

Bir grup insan el kaldırdı bu oylamada.

Sonra sunucu, ikinci aday olarak BRTK Başkanı Sabri Mutlu’yu oylattı.

Koca salon, adeta alkışlarla yıkıldı, Mutlu’ya büyük destek çıktı.

Gençoğlu’nun desteklediği grup, böylece ilk golü yedi.

Tabi;

Bunun üzerine “Truman’ın Show”u başladı ve kongreyi bloke etmek için düğmeye basıldı.

Ve de;

Çok açık bir şekilde Sabri Mutlu, Divan Başkanı seçilmesine rağmen, ortalığı karıştırmak isteyenler, oyların tek tek sayılmasını istediler.

Yaklaşık bir saat sonra da bakıldı ki işin içinden çıkılmıyor, adaylar (Emin Balkan-Hasan Öztürk-Kader Özlem) ortak divan konusunda uzlaştı.

Sabri Mutlu Divan Başkanı oldu, yardımcısı da Gençoğlu’na yakınlığı ile iyi bilinen Hüsamettin Çınar oldu.

Böylece;

Sahaya ilk sürülen Gençoğlu’nun avukatlarından Zeki Kahraman, daha maçın ilk dakikasında oyundan alınıverdi, kendisi de anlamadan.

Salondaki;

Yardımcılığını yaptığı DEVA Partisi İl Başkanı Serkan Özgöz’ün de dikkatinden kaçmadı bu durum tabi.

Oyuna sokulduğu gibi çıkarıldı etkisiz bir eleman misali DEVA İl Başkanı’nın yardımcısı Zeki Kahraman!

Neyse Divan oluştu.

Büyük alkışlarla koltuğuna oturan Divan Başkanı Sabri Mutlu gündemi okudu.

Bu arada;

Birlikte hareket ettikleri artık iyice açığa çıkan Hasan Öztürk ve Kadem Özlem, Divan’a doğru adeta uçarak, şu kriz yaratan 648 kişinin oy kullanma durumunun salonda oylanmasını istedi.

Divan Başkanı Mutlu da;
Bunun kabul edilemez olduğunu keza DERBİS’te (Dernekler Bilgi Sistemi) aktif üye görünen herkesin zaten oy kullanabileceğini söyledi.

Yani, Gençoğlu’nun desteklediği Hasan Öztürk ve Kader Özlem’in taleplerini reddetti.

Böylece;

Adaylardan Kader Özlem ile Hasan Öztürk’ün, antidemokratik bir şekilde, 648 üyeyi kabul etmedikleri de anlaşılmış oldu.

İşte bu esnada;
“Truman Show”un ikinci perdesi başladı!

Kongreye geçilecekti ki;

Gençoğlu’nun yakını olan Divan üyesi Hüsamettin Çınar’ın o sessiz kişiliğinin içinden garip bir dev çıktı.

Ve;
Mikrofonu eline alarak bağıra bağıra, Divan Başkanı’na güya laf sokarak, bu oylama yaptırılmazsa divandan çekileceğini açıkladı.

Böylece;
Onun da 648 üyeye karşı olduğu görüldü.

Ne alakaysa;

Makedonya doğumlu bir ailenin çocuğu da olduğunu da söyleyiverdi bir çırpıda.

Kimse anlam veremedi bu duruma ama oyunun ikinci perdesi de gayet iyi oynanıyordu.

Bunun üzerine;

Divan Başkanı Sabri Mutlu da “O zaman hep birlikte çekiliyoruz” dedi ve kongre divan’sız kaldı.

Ardından da;

Kongrenin ileri bir tarihe ertelendiği açıklandı.

Peki ne oldu?
Olan şu.

Bal-Göç’ü son olarak yeğeni Gökhan Sözüçetin’le elinde tutmaya çalışan Turhan Gençoğlu’nun, önce oyuna sokulup sonra dakikasında oyundan çıkarılan Zeki Kahraman, ardından da Hüsamettin Çınar aracılığıyla kongreyi bloke ya da iptal ettirme planı açıkça deşifre oldu, herkes gördü bu oyunu.

Ve;

Adaylardan Hasan Öztürk ile Kader Özlem’in (arkalarındaki Turhan Gençoğlu ile) umudunu salondaki delegeye değil de seçtirmek istedikleri Divan Başkanı’na bağladıkları da açıkça görüldü.

Bu noktada;

Kanunlardan yana hareket eden, elinde DERBİS gibi güçlü bir gerekçe olan Divan Başkanı Sabri Mutlu’yu tebrik etmek gerekiyor, gördüğü oyunu bozduğu için.

Şimdi merak edilen bundan sonra ne olacağı?

Mesela;
Oy kullanmak için salona gelenlerden Ahmet Memişoğulları’nın söylediği ilginçti.

“Kongrelerde divan seçildikten sonra yönetim kurulu’nun artık bir hükmü kalmaz. Yani yeni buluşmayı artık yönetim belirleyemez”

Divan da istifa ettiği için Memişoğulları’na göre muhtemelen yetki artık Dernekler Masası’nda ve atanacak olan kayyım heyetinde.

Dedik ya tam bir yerli “Truman Show” oynandı pazar günü Bal-Göç kongresinde.

Derneği babasının malı gibi görenlere karşı bayrak açan ve arkasında güçlü bir camia olduğu görülen Prof. Dr. Emin Balkan, bize göre pazar gününden çok güçlü çıktı.

Kendisine oynanan oyunlar tek tek deşifre oldu.

Günlerdir paylaşıyoruz sizlerle, Bal-Göç’ün nasıl beş paralık edildiğini, birilerinin ihtirasları yüzünden.

Bal-Göç’ü kendi şirketi gibi görüp, birileri üzerinden yurtdışı güçlerle birlikte yönetmek isteyenlerin artık oynayacak oyunu kalmadı.

Herkes gördü ki, Bal-Göç, Gençoğlu ailesini tapulu malı değildir, öyle miras yoluyla oğula, toruna ve adamlarına devredilemez.

“Truman”a kocaman bir geçmiş olsun.

Ankara da, dışarıda yıllarca neden başarısız olunduğunu görmüştür artık!