Gerçi…

Bursa’da da küçük ölçekli sarsıntılar yaşamış biriydik ama…

Depremin ne menem bir şey olduğunu 23 yaşındayken Erzincan’da yaşamıştık.

1992 yılında;

O dönem Erzincan’da 3. Ordu’da silah altındaydık.

13 Mart gecesi yaşanan ve Erzincan’ın yerle bir olduğu o büyük depremi bizzat yaşayanlardan biriyiz.

Nitekim;

Sabaha karşı şehre müdahale eden askeri birliğin içindeydik ki, şehrin o büyük sallantıda ne hale geldiğini ilk görenlerdendik.

Erzincan;

1939’da yaşanan büyük depremden sonra yeri yerleşim bölgesinde kurulan ikinci bir kentti.

Taa ki 1992’de yaşadığımız depreme değin.

Orası da yerle bir olunca Erzincan şu anda 3. yerleşim bölgesinde kurulu bir şehir.

Bunu şunun için söylüyoruz.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle önceki gün deprem bölgesini görme imkanımız oldu.

Şunu söyleyelim ki;

Gördüğümüz manzaranın, televizyon ekranlarından izlediklerimizden çok farklı olduğunu gördük.

Ne yazık ki;

Kentler yok olmuş.

Sanki ağır bir bombardımana tutulmuş şehirler de, yerle bir olmuş her yer.

Bölgede ilk durağımız Gaziantep’in en çok hasar gören ilçesi olan Nurdağı’ydı.

Bu kent;

Her 10 kişiden birinin yaşamını yitirmesiyle nüfusa göre en çok can kaybı veren bir ilçe.

Hayretler içinde kaldık gördüğümüz tablo karşısında.

İlçe tam anlamıyla yerle bir olmuştu.

Orada, Şırnak Valisi Osman Bilgin görev yapıyor koordinatör olarak.

Kendisinden dinlediğimize göre, hayatta kalanların tüm ihtiyaçlarının karşılanmasında hiçbir sorun kalmamış.

Konusuna hakimdi Vali Bilgin.

Tek istedikleri zamandı.

Ne var ki;
Kentin yıkımını gördükten sonra o zamanın, pek de kısa vadede oluşmayacağı izlenimini edindik.

Nurdağı’nda;

Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklanmış, depremden bir süre sonra.

Müteahhit olarak yaptıkları binaların yıkılması ve can kaybının çok olması nedeniyle tutuklanmış.

Bölgeden ayrıldıktan sonra Hatay’a geçtik.

İlk durağımız, televizyon kanallarında sıkça gösterilen Hassa ilçesiydi.

Ne yazık ki, orası da yerle bir olmuş depremde.

Orada;

Tanıdık iki isimle karşılaştık.

İlki;

İlçede koordinatör olarak görev yapan Yozgat Valisi Ziya Polat’tı.

Polat’ı, geçmişte görev yaptığı Kestel Kaymakamlığı’ndan tanıyoruz.

Bir okulun öğretmenler odasında Hassa’ya dair sunumunu dinlerken, odaya bir tanıdık isim daha girdi.

Giren;
Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık’tı.

Işık’la da sarıldık, sonra da ilçenin deprem analizini dinledik.

Anlatıldığına göre;

Her türlü yardım yapılıyormuş depremzedelere ama…

Akıllardaki soru;

Buranın da ne zaman normale döneceği, çadır ve konteynerlerde yaşayan insanların ne zaman kalıcı konutlara geçip, hayatlarının ne zaman eskisi gibi olacağıydı.

Sonrasında;

Hatay’ın içine girdik.

Daha doğrusu, Antakya’ya.

Antakya, Hatay’ın merkezi.

Bursa’nın Osmangazi’si gibi.

Ne yalan söyleyelim.

Hatay’a girdiğimizde tüylerimiz ürperdi görmeye başladıklarımızdan.

Koca bir kent yok olmuştu.

Binaların çoğu yere yıkılmış yere yapışmış, bir kısmı da dokunsanız yıkılma noktasına gelmiş, bombalanmış gibiydi.

Korku filmi gibiydi gördüklerimiz.

Otobüsün içinden ne tarafa bakacağımızı şaşırdık.

Nereye baksak çok kötüydü.

Yerle bir olmuş o koca koca binaların yarattığı görüntü karşısında şoke olduk.

Kenti gezdikten sonra da, bölgeye görevlendirilen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’la görüştük.

Gittiğimizde Aktaş, koordinasyon toplantısındaydı bir sahra çadırında.

Aktaş;

31 belediye başkanı’nın deprem için çalıştığı Hatay’da yetkili bir isim.

Görebildiğimiz kadarıyla kentin sorunlarına hakim olmuş geçen sürede.

Neredeyse kenti cadde cadde biliyor Aktaş.

İlk 30 günde;

Büyükşehir Belediyesi’nin kente yaptığı destek de 90 milyon lirayı aşmış.

Bursa adına büyük bir konteyner kent kurulması için belirlediği 80 dönümlük büyük bir alanı da gezdiren Aktaş, yanı sıra Bursa’dan giden yardımlarla kurulan çadır kentler ile küçük konteyner kentleri de bizzat gösterdi.

Aktaş’ın da anlattığı üzere Antakya’da yıkım çok büyük.

Haliyle acısı da fazla.

Bundan sonra yeni yaşamlarına başlayan on binlerce kişi de soru işaretleriyle dolu.

Bundan sonraki kalıcı barınma şekli elbette önemli ama en büyük sorulardan biri de bölgedeki ticaret ve sanayi.

Mesela;

Bölge halkına hemen her türlü desteğin verilmesini sağlayan Başkan Aktaş’ın büyük bir ekip ve ekipmanla konuşlandığı Tüvtürk’ün merkezine gelen Antakya Belediye Başkanı İzzettin Yılmaz’ın söyledikleri de çarpıcıydı.

Kentte;
Deprem sonrası ticaret ve sanayi hayatının bittiğini söyleyen Yılmaz, şehirden gidenlerin geri dönmemesi halinde üretim için kalifiye elaman sorunu yaşanacağını ve eskiye dönmenin imkansız hale geleceğini anlattı.

Bunun için de kentte sosyal yaşamla birlikte iş hayatının acilen başlaması gerektiğinin ve geri dönüşün önemliliğine dikkat çekti.

Tabi şu da bir gerçek.

Bölgede yıkım öylesine büyük ki, eskiye dönebilmek pek kolay olmayacak.

Hele ki kalıcı konutlar devreye alınamadan güç.

Bunun için de bölgeye zaman gerekiyor.