Adını şu an için hatırlayamadığımız bir Büyükelçi söylemişti bu sözü.
Hayli de şaşırmıştık.
Yaklaşık olarak şöyle demişti:
“Biz mesleğe hariciyeci olarak başladığımızda en çok ajanın Dışişleri’nde olduğunu sanırdık. Yanıldığımızı çok sonra anladık. Meğerse en çok ajan Tarım Bakanlığı’ndaymış…”
Bu sözler;
Çok acı olduğu gibi bugün tarımda gelinen noktayı da işaret ediyor adeta.
Kendi ata tohumlarını kullanamıyor ve dışarıdan tek üretimlik GDO’lu tohum kullanmamızdan tutun da bugün yaşanan ayçiçek yağı krizine değin çok geniş bir yelpazede tarımda ciddi sorunlar olduğu bir gerçek.
Oysa;
Özellikle gıda konusunda Türkiye kendi kendine yeter ülkelerden biriydi.
Ama şimdi öyle değil.
Yediğimiz pek çok ürün ve maddesi ithal ediliyor.
Saman bile ithal edilen ürünler arasında.
Şu;
Çok tartışılan bir kurum olan TÜİK’in verilerine göre bile son bir yılda kırmızı mercimeğin fiyatı yüzde 58.69, arpanın fiyatı yüzde 47.35, tahıllar ve buğdayın fiyatı da yüzde 35.95 oranında arttı.
Üst üste fiyat artışı yapılan ekmeğe bir yeni zam ile an meselesi.
Zaten;
CHP’nin en büyük eleştirilerinden biri de rantabl bir “tarım politikasının olmaması”na yönelik.
Elbette ki;
Bugün “dış güçler” olarak adlandırılan güçlerin en büyük amaçları da Türk tarımını baltalamak, yok etmek, dış bağımlılığı artırmak.
Hemen hemen başarılı da oldular.
Keza;
Türkiye, tam 126 ülkeden 133 değişik meyve ve sebze ithal ediyor.
Et ve gübrenin yanı sıra;
Yumurta, sarımsak, mercimek, nohut, elma, turunçgiller, üzüm, armut, domates, ayva, erik, kavun, karpuz, marul, ıspanak, salatalık, çay, kuru fasulye, enginar, nar, havuç, patates ve kuru soğan ithal ettiklerimizden sadece bazıları.
Olacak şey değil değil mi?
Tam bir komedi.
Türk topraklarında alası yetişen bu ürünleri dışarıdan alıyoruz.
Bunun sebebi de bilimsel bir tarım politikasının bulunmaması.
Yazımızın başında belirttiğimiz eski Büyükelçi’nin bu söyledikleri çok acı bir durum.
Malum.
Geçenlerde bir geceyarısı görevden alınan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin hemen ardından polisin yaptığı operasyon bile bir başka kanıt.
Ankara Başsavcılığı;
FETÖ’nün güncel kamu yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında Tarım Bakanlığı’nda, aralarında başmüfettiş, iç denetçi, uzman ve müdürlerin de bulunduğu toplam 9 üst düzey bürokratı gözaltına alındı.
Elbette ki bunların bir amacı var.
En büyük hedef de Türk tarım politikasını baltalamak, bitirmek.
Kim bilir daha kimler kimler var, dışarıya çalışıp kendi ülkesini baltalayan.
Bu yönde;
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapan Bursa’nın etkin siyasetçilerinden Faruk Çelik’in dün akşam sosyal medya hesabından paylaştıkları fazlasıyla ilginç.
Adeta doğruluyor yaşananları.
Çelik;
Günümüzde gıda güvenliğinin çok önem arz ettiğini söylüyor.
Tespiti şu:
“Son 30 yılda 4 milyon hektar alan tarım dışına çıkmıştır. Tarım alanlarımız 27 milyon hektardan 23 milyona gerilemiştir.
Gıda güvenliğimiz için ilk adımı, mevcut arazilerin ekiminin gerekirse yasa gücüyle sağlanmasıdır”
Bakanlığı döneminde;
Tarım ve hayvancılıkla ilgili reformlar yapan ve bu nedenle Türkiye karşıtlarının dikkatini çeken Bursalı deneyimli siyasetçi Faruk Çelik’in bu yöndeki önerisi de şu:
“Tarlasını 2 yıl ekmeyenin arazisi devletçe ektirilip arazi sahiplerine kira bedellerinin ödenmesi, 84 milyonun hakkı olan tarım alanlarının keyfi kullanım ve yatırım maksatlı alınarak boş kalmasının önüne geçilmesi gerekir”
Yanı sıra;
Bir başka önerisi de şu eski Bakan Çelik’in:
“Tarımsal alanların tarım dışına çıkmasının da önüne geçilmelidir.
Bakanlığım döneminde çıkan Tarımsal SİT Alanı uygulamasının yaygınlaştırılması, döneminde SİT alanı ilan edilen 251 ova sayısının ilk etapta 500-600’e çıkarılması şarttır”
Faruk Çelik’in tespit ve önerileri böyle.
Şimdi şöyle düşünelim.
AK Parti’nin önemli ve deneyimli isimlerinden biri olan eski Bakan Faruk Çelik bile Türk tarım politikasında bir takım eksiklikler ve yanlışlıklar olduğuna işaret edip öneriler getiriyorsa, uygulamada bir şeylerin doğru gitmediğini gösterir.
Zaten;
12 ay önce sadece 63 lira olan 5 litrelik bir Ayçiçek yağının fiyatı bugün 269 liraya çıktıysa, Türk tarım politikasından endişelenmemek imkansız.