Milli Takım Teknik Direktörü olarak,

Cebelitarık maçına 

çıkardığınız onbir ile, 

yıllar sonra 

bir maçta 6 gol yiyen 

bir takımı sahaya çıkarıp,

antrenörlükte hiç bir başarısı olmayan muhtelemen bir yerlerden torpilli 

Bayram Bektaş ile yedek kulübesindeki çaresizliğinizi gördükten sonra,

size nacizane tavsiyem;

hala o koltukta oturmak için 

ısrarcı  olmayın Hocam.

Son maçlarda 

gösterilen haklı tepkilere 

klişe olmuş cümlelerle,

beni Milli Takıma getirmek için yalvarmışlardı,şimdide gitmemi istiyorlar,bu işte bir yanlışlık var diyorsunuz.

Aslında,

en iyi bilmesi gereken sizsiniz,

futbolda dün yoktur.

Başarılıysanız alkışlanırsınız, 

eğer işler tersine gidiyorsa eyvallah derseniz.

Hiç kimse vazgeçilmez değildir.

Siz,kendinizi yenileyemediniz,

ekibinizi oluşturmadınız, 

herkes süpermarkete dönüşürken,

siz bakkal zihniyetinde tek adam olarak teknik direktörlük yaparım,

diye inat ettiniz.

Bakın,yeni nesil teknik direktörlere...

Yardımcıları,kaleci antrenörü,

kişisel performans antrenörü,

kondisyoneri,fizyoterapisti,

maç analizi yapanları,iletişimcileri 

ve scoud ekibiyle 

8-10 kişilik gruplarla çalışıyorlar.

Sizin ekip konusunda ilke ve

prensipleriniz yoktu.

Bursaspor'da,Beşiktaş'ta ve 

Milli Takımda da,size 

yardımcı antrenör olarak

kimi uygun gördülerse,kabul ettiniz.

Yıllık 3.2 milyon euro/33 milyon lira maaşınızı paylaşmamak adına, 

ekip oluşturmadığınızı düşünmek istemiyorum,açıkcası...

Kural basit ve nettir.

Futbolda/sporda başarı varsa,

el üstünde tutulur,

başarısızlık halinde çekilirsiniz.

Kariyerinizdeki,

2002 Dünya Kupası üçüncülüğü,

Bursaspor'daki döneminiz ve 

Beşiktaş'ın şampiyonluğuna ait

başarı öykülerini çöpe atmamak

adına,Beşiktaş'ta tuzum kuruydu, 

yalvar/yakar beni getirdiniz,

kurulu düzenimi bozdunuz,

şimdi de gitmemi isteyemezsiniz,

beni eleştirmeye hakkınız yok,

diye düşünüp,görevden

onurunuzla ayrılmazsanız,

spor kamuoyunda

duruşu olan bir teknik adamdı yerine,

sadece alacağı yıllık maaşı düşünen bir paragöz olarak anılırsınız.

Evet,sevgili öğretmenim/hocam,

karar sizin...