Şunu herkes görüyor.

14 Mayıs’ta yapılacak seçimler, uzun bir aranın ardından iktidar için de muhalefet için de büyük önem taşıyor.

Keza;

Eski seçimlere nazaran, kazananın artık önceden tahmin edilemediği bir seçim olarak görülüyor.

Tahminde bulunanların söyledikleri de aslında temenniden öte gitmiyor.

Bir de;

Bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 sistemi ilk kez bu kadar önem kazandı.

Keza;
Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki yarış kızışınca, yüzde 0.1 oyu bulanan partilerin oyları bile önem kazanmaya başladı.

Bu nedenle de;
Gerek Cumhur, gerekse Millet ittifakında genişlemeler yapılıyor.

AK Parti’nin başını çektiği Cumhur İttifakı’nda MHP’nin yanı sıra BBP de var.

Mesela BBP’nin tek başına girdiği 2015’teki oy oranı yüzde 0.53’tü ama 253 bin oya eşdeğerdi.

Şimdilerde;

Cumhur İttifakı bir başka Kürt partisi olan Hüda-Par’la görüşüyor.

Bu parti 2018’de yüzde 0.31 oranında oy almıştı ki, o da 157 bin oy demekti.

Yanı sıra;
Yeniden Refah Partisi de AK Parti’nin, ittifak nezdinde görüşme trafiğinde.

Yeniden Refah’ın yöneticileri her ne kadar kendilerini yüzde 8 oy oranında görseler de, böyle bir çekim merkezinde olmadığı aşikar.

Ne var ki, AK Parti ile görüşme trafiği de halen sürüyor Yeniden Refah’ın.

Altılı Masa’nın partileri olan CHP, İYİ Parti, Demokrat, DEVA, Gelecek ve Saadet’in dışında, HDP’nin ittifaka dışarıdan katılması da muhtemel görünüyor.

Şu dönem;

Hemen her partinin oyu, iki ittifak için de fazlasıyla kıymetli.

Öyle ki;

Gelinen durum itibariyle yüzde 20 oranındaki bir parti ile binde birlik bir parti neredeyse eşit hale geldi.

Keza;

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin şartı olan yüzde 50+1’de yüzde 0.5’lik oy oranına bile ihtiyaç duyuluyor.

Bu durum;

2018’de yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu kadar önem arz etmiyordu.

Keza Tayyip Erdoğan favori görünüyordu.

Şimdi ise durum çok farklı.

Tahmin etmek güç, sebebi de küçük partilerin dahi yarışın içine dahil olmuş, ittifaklara destek olacak olması.

Aslında;

Bu durumun zararlısı olarak AK Parti görünüyor.

Keza;

Eski sistem olsaydı, yani yüzde 50+1’lik sistem yerine en çok oyu alanın kazanacağı o eski sistem olsaydı, Tayyip Erdoğan’ın bugünden Cumhurbaşkanı ilan etmek olasıydı.

Çünkü AK Parti halen en büyük parti.

Fakat ittifaklar devreye girince iş değişiyor.

İşte;

Bu sıkıntıyı yıllar önce gören tek siyasetçi, Bursalı eski Bakan Faruk Çelik’ti.

Hatırlanacaktır;

AK Parti’nin kurucularından da olan Faruk Çelik, Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 oranının değiştirilmesi önerisinde bulunmuştu.

Aslında Çelik’in önerisi gayet yerindeydi.

İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy olan Cumhurbaşkanı seçilsin” diyen Çelik, yüzde 50 formülünün Türkiye’yi yoracağını söylemişti.

Ve;
Sadece iktidarı değil muhalefeti de yoracağını belirtmişti.

Aradan geçen zaman, Faruk Çelik’i haklı çıkardı.

Gerçekten de;

Yüzde 50+1’in Türk siyasetini fazlasıyla yorduğu ortada.

Keza;
Her iki ittifak da düne değin esamesi okunmayan ya da çekinilen partilerin oy oranlarının peşine düştü.

Çünkü;

Gelinen noktada artık yüzde 0.5’in bile hesabı yapılmaya başladı.

60, 61, 62. Hükümetlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Devlet Bakanı, 64. Hükümette Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı koltuklarında oturan deneyimli politikacı Faruk Çelik, geçmişte bugünleri öngörerek siyaset dünyasına önemli bir öneri getirmişti.

Hatırlıyoruz da;

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Çelik’in 40+1 önerisine “AK Parti’nin gündeminde böyle bir mesele yok, bu bir yap-boz tahtası değildir” demişti.

Şimdi ise;
Gelinen noktada yüzde 50+1’in AK Parti dahil olmak üzere rakiplerini de nasıl yorduğu ve zorladığı açıkça görülüyor.

Eğer ki;
O zaman, Bursalı siyasetçi Faruk Çelik’in, Türk siyasetini rahatlatacak ve zorunlu birliktelikleri ortadan kaldıracak o önerisi değerlendirilip tartışılsaydı, bugün en başta AK Parti, 14 Mayıs’a büyük bir rahatlık içinde gidiyor olacaktı.

Tahminimiz o ki;

AK Parti yönetimi, Bursalı eski bakan Faruk Çelik’in geçmişteki bu önerisini bugün mumla arıyor