Yaşı;

50 ve üzerinde olanlar iyi hatırlayacaktır.

Türkiye;

1980’deki askeri darbenin üzerinden geçen 3 yılın sonrasında, güya askeri vesayetten arınmış “demokratik bir Türkiye için” genel seçime gidiyordu.

Dönemin Cumhurbaşkanı darbeyi yapan Kenan Evren’di.

Seçime ise sadece 3 siyasi parti giriyordu.

Daha doğrusu, sadece 3 partiye izin verilmişti.

Askerlerin desteklediği Turgut Sunalp liderliğindeki Milliyetçi Demokrasi Partisi.

Eski bir bürokrat olan Necdet Calp’in liderliğindeki Halkçı Parti.

Bir de;

ABD destekli olan Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi.

                xxx          xxx          xxx

Hatırlayanlar olacaktır mutlaka.

3 lider de;

O dönemin tek televizyon kanalı olan TRT’ye askerlerin izni ile “açık oturum”a çıkmışlardı.

O yayında;

Vaatler kısmına gelindiğinde, Özal öyle bir fikir atmıştı ki ortaya, Boğaziçi Köprüsü’nün gelirlerini özelleştireceğini söyleyince, Halkçı Partili Calp’in “Sattırmam efendim, sattırmam” çıkışı, o gecenin akıllarda kalan en önemli olayı olmuştu.

Öyle ki;

O açık oturumun en önemli kısmı, Türk halkının “özelleştirme” uygulamasını ilk kez öğrenmesi ve anlaması olmuştu.

Nitekim;

Özal’ın bu vaadi fazlasıyla dikkat çekince, 1983 seçimlerinden Anavatan Partisi birinci parti, Özal da Başbakan olarak çıkmıştı.

                xxx          xxx          xxx

Sonraları ise;

Genel seçimler öncesinde bu “açık oturumlar” bir gelenek haline geldi Türkiye’de.

Liderler;

Seçim öncesinde TRT’ye çıktıklarında Türkiye adeta o gece ekranlara kilitleniyordu.

Mesela;

1989’daki genel seçim öncesi de, DYP’li Süleyman Demirel’in, ANAP’lı Turgut Özal’ın ve SHP’li Erdal İnönü’nün katıldığı açık oturum da o zaman da fazlasıyla ses getirmişti.

Yine hatırlıyoruz da;

1991 seçimi öncesi de, Bülent Ecevit’in, Necmettin Erbakan’ın, Süleyman Demirel’in, Mesut Yılmaz’ın, Erdal İnönü’nün ve Doğu Perinçek’in katıldığı bu çok liderli açık oturum da, Türk siyasetinin 80 sonrasındaki ilk’lerinden biri olmuştu.

                xxx          xxx          xxx

Türkiye’de;

Bu “açık oturum”lar artık bir gelenek haline gelmişti.

1995 seçiminde de;

Bu kez özel bir kanalda, DYP’li Tansu Çiller, ANAP’lı Mesut Yılmaz, RP’li Necmettin Erbakan ve MHP’li Alpaslan Türkeş tartışıp vaatlerini anlatmışlardı.

Ne var ki;

Türk siyasetinin olmazlarından biri haline gelen bu gelenek 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte sona erdi.

AK Parti’nin tek başına iktidara geldiği o seçimin arifesinde, liderler bir araya gelmedi/gelemedi.

Öyle ki;

Türk siyasetinin seyrini değiştiren ve içeriğini çoğu seçmenin anlamadan oyladığı 2017’deki o “Anayasa referandumu” öncesinde bile Başbakan Binali Yıldırım ve CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP’li Devlet Bahçeli bir araya gelip canlı yayına çıkamamışlar, seçmen de siyasi görüşüne göre böylesine önemli bir referandumda “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne “evet” oyu vermişti.

                xxx          xxx          xxx

İşte…

Türk insanının hayli hoşuna giden bu “açık oturum” tam 24 yıl Türkiye’nin gündeminden çıktı.

Taa ki;

Seçmenin zoruyla 2019’daki yerel seçimde tekrarlanan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi öncesinde AK Partili Binali Yıldırım ile CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun canlı yayında bir araya gelmesine değin.

Tüm Türkiye’nin kilitlendiği o geceki yayından hiçbir şey çıkmamıştı ama dünya basını o geceyi “Türkiye’de çok nadir görülen bir tartışma programı gerçekleşti” diyerek verdi.

                xxx          xxx          xxx

Diyeceğimiz şu.

Türk insanının adeta aç olduğu bu tip “açık oturumlar”, iktidar partisince istenmediği için unutuldu gitti.

Bu yüzden;

Hafta sonunda Fenerbahçe’nin kongresi öncesinde bir araya gelen başkan adayları Ali Koç ile Aziz Yıldırım’ın Habertürk’teki “açık oturumu”na neredeyse Türkiye kilitlendi.

Fenerbahçeli olmayanlar bile ekran başına koştular ki hafta sonunda, bu bile bu tip “açık oturumlar”a Türkiye’de ne kadar ilgi olduğunu gösterdi.

Habertürk ise o gece, uzun süre egale edilmeyecek şekilde izlenme rekorları kırdı.

Bir kulübün kongresi;

Türkiye’nin yorgun ve yılgın demokrasisine adeta hayat verdi.

Ali Koç ve Aziz Yıldırım, sadece Fenerbahçe’ye değil, Türk demokrasisine muazzam bir fayda sağladılar.

Başta ABD’de de olmak üzere, Rusya’da ve Avrupa’da liderlerin canlı yayında bir araya gelmeleri sıradan bir demokrasi geleneği.

Biz de ise 1995 yılından beri yok.

Türkiye’de;

Tam 19 yıldır, liderlerin bir araya gelip, halkı aydınlattığı bir “açık oturum” yok.

Muhalefet istiyor ama iktidar istemiyor.

Düşünebiliyor musunuz?

Bugün TBMM’deki partilerin liderlerinin bir “açık oturum”da bir araya gelebileceğini?

Eminiz ki sokaklarda insan kalmaz, 85 milyon insan, televizyon ekranlarına kilitlenir, o yayından anladığına göre de bir fikir sahibi olurdu.

Ama hiç mümkün görünmüyor!

O nedenle;

Türk insanının yıllar yılı süren bu açlığını bir nebze olsun giderdikleri için Ali Koç ile Aziz Yıldırım’a demokrasiye katkıları için teşekkür etmek gerekiyor.