Gerçekten de inanılacak gibi değil.
Devletteki makamların nasıl bireysel rant kapısı haline getirildiğine dair yaşananlara şaşırmamak elde değil.
Hatırlanacaktır.
Pandemi döneminde;
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, eşine ait “Nanoksia” adlı şirketin, kendi bakanlığına piyasanın kat ve kat üzerinde dezenfektan satmasını sağlamıştı.
Göz göre yapılan bu yolsuzluk sonrasında ortalık ayağa kalkmış ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu bakanı apar topar görevden almıştı.

Ne var ki;
Ne bu eski bakan Ruhsar Pekcan’a, devleti kazıklamasına rağmen tek bir soruşturma bile açılmamıştı.
Şimdi de;
Benzer bir olayla çalkalanıyor siyaset kulisleri.

Bu kez;
Olayın kahramanı devletin Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) Genel Müdürü Mücahid Taylan.
Skandalı ortaya çıkaran da CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem.

Ne yapmış bu üst düzey bürokrat?
Adem’in açıklamasına göre;
İki arkadaşıyla birlikte, Türkiye’nin et ithalatı yaptığı Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Green Farm and Trade Kft. adlı bir şirket kurmuş ve başlamış bu kendi şirketine et almaya.
Sonra da;
Aldığı tonlarca eti, kendi şirketi üzerinden, devlete yani Et ve Süt Kurumu’na satmış yıllar yılı.
Ve yine;
CHP’den yapılan açıklamaya göre 2023’te sıfır olan Macaristan’dan et ithalatı, 2025’te 3 milyon 602 bin 740 kilograma yükselmiş.
Düşünün;
Kamu adına alım yapan kişi, bu alımları kendi şirketi üzerinden yapıyor ve devletin kasasından çıkan fazla para, devletin bu yöneticisinin cebine giriyor.
Yani devletin parası açıkça buharlaştırılmış iddiaya göre.
Olacak şey mi Allah aşkına?
Et ve Süt Kurumu’nun en tepe yöneticisi, hem bu et ithalatını sağlıyor, hem ticareti kendi şirketinden döndürüyor, hem de kazanan taraf oluyor.
Kimin sırtından, devletin sırtından!
Gerçekten de;
İddia doğru ise bundan daha açık bir yolsuzluk olur mu hiç?
Belli ki;
Artık, devlet kurumu Et ve Süt Kurumu’na da güvenemeyeceğiz.
Belli ki;
İddia edilen bu yolsuzluk yapılmasa, daha da ucuz olabilecekmiş Et ve Süt Kurumu’ndan halka satılan etler.
Tabi;
Olay patlak verince Genel Müdür Mücahid Taylan’dan da bir açıklama geldi hemen.
Göreve geldiği 2023 yılından sonraki dönemde Macaristan’da ortağı olduğu bu şirketinin Türkiye’ye yönelik bir ithalatının olmadığını duyurdu.

Şüyuu vukuundan beter bir durum aslında.
Macaristan’da et ticareti yapan bir firmanın kurucusu olan bir kişinin, ne tesadüf ki aynı zamanda Türkiye’nin et alım ve satış kurumu olan Et ve Süt Kurumu’nun Genel Müdürü olması bile bu şaibeli durumun ortaya çıkmasına yetiyor da artıyor.
Kaldı ki;
Türkiye’deki et fiyatlarını anlamak da mümkün değil.
Aynı coğrafyada bulunmamıza rağmen, tüm komşu ülkeler arasında en pahalı etin Türkiye’de satılıyor olması fazlasıyla garip.

Belli ki Türkiye’de bir şeyler yanlış gidiyor.
Hele hele;
Kasaplardan biraz daha ucuz 1 kilo kıyma ve et alabilmek için insanların saatlerce Et ve Süt Kurumu şubeleri önünde kuyruk oluşturmaları, özellikle Trakya’da, insanların Bulgaristan ve Yunanistan’a sadece ucuz kırmızı ve beyaz et almaya gitmeleri bile, Türkiye’nin et politikasında yanlışların olduğuna dair en somut örnek değil mi?