Ortada çok ilginç bir gerçek var.

Bursa;
Türkiye’nin 4. büyük ili olmasına rağmen adeta turist fakiri bir şehir.

Hadi;
İstanbul, Ankara ve İzmir’e her yıl yerli ve yabancı turist yağıyor, şehir ihya oluyor da peki ya Bursa?

Normalde;

Bu 3 büyük şehirden sonra Bursa’ya da turist gelmesi gerekiyor değil mi?

Ama öyle değil gelmiyor.

Hatta ve hatta;
Bursa’dan sonraki büyük iller olan Antalya, Konya, Adana, Şanlıurfa ve Gaziantep’e turist yağıyor ama Bursa’yı es geçiyor bu turistler.

Peki neden?

Sıralamada, üzerimizde ve altımızda bulunan şehirler turistten geçilmezken Bursa neden yeterince turist alamıyor?

Nedeni çok belli.

Yıllar önce;
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası çok önemli bir çalışma yapmış, hatta bu çalışmayı kitapçık haline getirmişti.

O çalışmada da Bursa’ya neden turist gelmediği açık açık anlatılıyordu.

Detayına girmeyelim ama en önemli etken ne görülüyordu biliyor musunuz?

Bursa’nın gece hayatının olmaması.

Yani;
Belli bir saatten sonra Bursa’nın yaşamaması, içine kapanmasıydı.

Bu gece hayatını, ille de bar, pavyon olarak algılamayın.

Örneğin Şanlıurfa ve Gaziantep’te de şehir 24 saat yaşıyor, tıpkı İstanbul gibi, İzmir gibi, Ankara gibi, Antalya gibi.

Pek çok sosyal imkan ve tesis var.

Bursa ise kapalı bir şehir.

Sosyal alan ve tesis fakiri.

Geçenlerde;
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından turizm acentelerine yaptırılan memnuniyet araştırmasının sonuçları açıklandı.

Bu eksiklik, burada da görüldü.

Bursa Belediyesi;
İstanbul merkezli tam 506 turizm acentasına sordu, “Bursa’nın nesi eksik” diye.

Bu kapsamlı araştırmada Bursa en düşük puanı nereden aldı biliyor musunuz?

“Gece hayatı ve eğlence olanaklarının kısıtlı olması”ndan.

Yani;
Bir kez daha ortaya çıktı bu gerçek.

Özellikle Avrupalı turistlerin bir yaşam biçimleri var.

Bu yaşam biçimleri içinde hafif alkollü içkiler de var.

Adamlar, pizzasını yerken yanında bir kadeh şarap da içmek istiyorlar.

Hadi gelin de Bursa’da örneğin pizza ile şarap için, yer bulabilirseniz.

Yok çünkü.

Ya da Avrupa şehirlerinde olduğu gibi öğlen yemeğinin yanında bir bira içmek isteyecek turist, nerede içecek, öyle bir yer yok ki.

Her şeyi alkole bağlamayalım ama bu bir yaşam biçimi, kültürü Avrupa ve Amerikalı’lar için.

Ama adamlar, bizimkiler gibi sarhoş olana değin içmiyorlar.

Biz meyhaneden, birahanelerden bahsetmiyoruz.

Öğlende birer kadeh şarabını içip işinin başına dönüyorlar turistler.

Akşamları da kadınlı erkekli buluşmalar yaşanıyor, iş konuşuluyor.

Adamların bu beklentilerini bizim Arap Şükrü Sokağı da karşılamıyor.

Orası da istediği yer değil onların.

Bir tek Nilüfer’de üç beş yer var hepsi o.

O bile onlar için yeterli değil.

Ne demek istediğimizi, Avrupa’ya onlarca kez giden tüm belediye idarecileri biliyor.

Bırakın Avrupa’yı, şu İstanbul’da Nişantaşı’na bile gitseler ne demek istediğimizi gayet iyi anlayacaklar.

Bilmiyorlarsa anlatalım.

Orası turist kaynıyor.

Öyle mekanlar var ki belediye tarafından ruhsatlandırılan, küçük abajurlu masalarınızda yemeğinizi de yiyorsunuz, hafif müziğinizi de dinliyorsunuz, birer kadeh içkinizi de içebiliyorsunuz, tatlınızı kahvenizi de içebiliyorsunuz.

Öyle şişe şişe içkiler açılmıyor oralarda.

Meyhane ya da birahane değil oraları.

Kadınlı erkekli oturup hoş vakit geçirebiliyorsunuz.

Biliyor musunuz hiç, İstanbul’da çoğu iş görüşmelerinin burada akşam yemeklerinde yapıldığını?

Şehir ve bölge adeta yaşıyor bu sosyal alanları ve tesisleriyle.

Bursa’da ise belediyeler, içkili ruhsat denilince 5 adım geri gidiyorlar.

“Aman” diyorlar “Bu işin sorumlusu ben olmayayım, bana meyhaneye izin verdi demesinler

Yahu dedik ya bi gidin en azından Nişantaşı’na da görün uygulamayı.

Bunu yapmıyorlar, sonra da turizm acentalarına “turist neden gelmiyor bize” diye soruyorlar.

Gelmez tabi.

Siz;
Adamların yaşam biçimlerine uygun izinler vermezseniz niye gelsinler size.

Gelenler de kalmıyor biliyor musunuz Bursa’da.

İstatistikler ortada.

Bursa’da 5 yıldızlı pek çok otel olmasına karşın yabancıların geceleme oranı 1.2.

Yani 2 gece bile kalmıyorlar hemen gidiyorlar.

Tablo böyle olunca da ne oluyor?

Bursa’ya sadece Araplar geliyor.

Belediyenin araştırmasında da bu çıktı.

Bursa’ya en çok gelenler Katarlılar, Kuveytliler, Suudiler ve Ürdünlüler’miş.

Avrupalı’ların A’sı bile gelmiyor Bursa’ya.

Valilik ve Belediyeler istediği kadar Rehberler Odası Başkanı Denizhan Sezgin’le, Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Ersin Yazıcı ve TÜRSAB Güney Marmara Başkanı Murat Saraçoğlu’yla toplansın sonuç değişmez.

Bakış açısı değişmediği sürece.

Daha Bursa’nın Turizm Master Planı bile yok.

Yıl olmuş 2022, hala yok!

Dahası;

İstanbullu 506 profesyonel acentanın, Bursa’ya verdikleri en düşük puanlardan birisi de ‘Bursa’nın tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin yetersizliği”

Başka söze gerek var mı?

İstanbullu profesyoneller bile açık açık söylüyorlar, daha ne desinler.

Bursa’da kültür sanat faaliyetleri de son derece yetersiz.

Pek çok büyük şehirde konsere, tiyatroya, müzikale gitmeye doyamazsınız, aylarca bilet bulamazsınız ama Bursa’da etkinlik bile yok.

Bilen var mı mesela bu hafta Bursa’da neyin/kimin tiyatrosu, müzikali, konseri, bienali ya da dinletisi olduğunu?

Çıkmaz, yok çünkü.

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da doyamazsınız bu etkinliklere.

Mesela ocak’ta İstanbul Zorlu PSM’de başlayan Alice Müzikali’ne mayıs sonuna kadar bilet yok biliyor musunuz?

Maalesef Bursa tam bir kültür sanat fakiri.

Bir ramazan etkinlikleri var bu etkinliklere girmeyen, bir de yüksek ses çıktığı için Valilik’in müziğin sesini kıstırdığı güya Uluslararası Bursa Festivali var, beleş biletli!

Yok ki Bursa’da bir şey, niye gelsin adamlar?

Düşünsenize koca Bursa’da bir tane bar/disko bile yok.

Gerçi olsa ne olacak, gece 12’den sonra müzik yayını yasak olduğu sürece.

Daha önce Muğla gibi turizm cennetinde görev yapan Bursa İl Kültür Müdürü Kamil Özer bilmiyor mu, Bursa’nın eksikliğini sizce?

Gayet iyi biliyor ama hükümetin bürokratı olarak elinden bir şey gelmiyor, gelemez de taki belediye başkanlarının bu bakış açısı değişmediği sürece.