Hani birileri;
Yıllardır bıkmadan usanmadan, bu milletin ortak değeri için büyük bir pişkinlik ve nefretle diyor ya "olmasaydı da olurduk" diye.
İşte;
Yine öyle Atatürk düşmanlığının pik yaptığı dönemde yapılmıştı o meşhur film.
Bursalı komedyen;
Ata Demirer'in başrolünü oynadığı, ünlü yönetmen Gani Müjde'nin çektiği "Osmanlı Cumhuriyeti" isimli film, normalde bir komedi filmi görünümündeydi.
Tanıtımı öyle yapılmıştı.


Doğrusu;
Çok da bir gişe beklenmiyordu.
İyi hatırlıyoruz.
Bu film;
Vizyona, bundan tam 13 yıl önce 2008 yılında ve tam da 10 Kasım haftasında girdi.
Belki hatırlanacaktır.
Bir süre sonra bu film öyle bir kulaktan kulağa yayılmaya başladı ki, veliler çocuklarını özellikle götürür oldular.
Çok iyi hatırlıyoruz.
Carrefour'da ailece gittiğimiz filme, o 3 bileti AVM yöneticileri sayesinde torpille bulmuştuk.
İnsanlar akın akın bu filme gidiyordu.
Çünkü;
Filmde, yıllardır merak edilen o sorunun cevabı veriliyordu.


Yani;
"Atatürk olmasaydı ne olurdu"nun cevabı.
Mustafa'nın;
7 yaşında Selanik'te dayısının çiftliğinde karga kovalarken, ağaçtan düşüp ölmesiyle başlayan film, izleyeni sanki bir zaman tüneline götürüyor.
Öyle ki;
7 düvele mücadele eden Mustafa Kemal'in olmaması halinde, günümüzün nasıl olabileceğine ışık tutuyor.

Mesela…

-İstanbul'un İngiliz ve Amerikalılar tarafından yönetildiği.

-Anadolu’nun işgal devletlerince paylaşıldığı.

-Cihan devleti Osmanlı'nın sözde son padişahı 7. Osman'ın, yabancı Vali'nin kontrolünde sadece sembolik ve hiçbir yetkisi olmayan bir yönetici olduğu.

-Ankara'nın kalkınmamış bir kasaba olduğu.
-Yabancı askerlerin her şehrin caddelerinde cirit attığı.

-Yabancılara ve askerlerine saygı göstermeyen herkesin rahatça tutuklanabildiği veya anında öldürülebildiği.
-Dini ibadetlerin kolay yapılamadığı, camilere az sayıda cemaatle, üzerleri dalga geçilip aranarak girilebildiği ve bazen de hiç girilemediği.

-Türk bayrağının zaten hiçbir yerde bulunmadığı ve asılamadığı.
-Padişah 7. Osman dışındaki tüm hanedanın, İngiliz, Amerikan ve Fransızlar'ın direkt emrinde olduğu.
-Cehaletin adeta tavan yaptığı bir Osmanlı'dan bahsediliyor filmde.

Kısacası;
Kurtuluş Savaşı vermemiş bir ülkenin ne hale geldiği gösteriliyor trajikomik bir şekilde.
İzleyenler hatırlayacaktır.
Filmin sonunda, Mustafa'nın ağaçtan düştüğü sahneye geri dönülüyor ve bayıldıktan sonra ayağa kalkıp koşmaya devam ettiği görülüyor.
İşte bu sahnedeki alkışlar hâlâ hafızamızda.


Diyeceğimiz şu.
83 yıl önce bugün aramızdan ayrılan ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bugünkü bağımsız Türkiye'nin tek mimarı.
Bu toprakların dört bir yanı düşman çizmesi altındayken Türk Milleti'ne bağımsız yaşayabileceği bir mücadelenin önderliğini yapan Mustafa Kemal, istese monarşik bir düzen kurabileceğine, en demokratik rejim olan Cumhuriyet'i armağan ediyor bu ülke insanına.
Ne var ki;
Yobazlar, 1923'ten beri bitmiyor.
Gencinden yaşlısına;
Herkesin istiklal mücadelesine girdiği o yılların kahramanı büyük önder Atatürk'e ve hatta ailesine, hâlâ ve hâlâ dil uzatabilenleri, nefret kusanları görüyoruz.

Ve gerçekten, az da olsalar bitmiyor bu zeka indirimli din tüccarı insanlar.

Dahası;

Bugün yaptıkları din tüccarlığını bile Atatürk’e borçlu olduklarını da bilmiyorlar.

Kolay mıydı, düşman çizmesi altında bugün bunları yapabilmek.

Ama…
Değil 83 yıl;

1183 yıl geçse de bu ülke insanının kalplerinden Atatürk sevgisini sökemeyeceklerini onlar da biliyorlar.

Bu vesile ile Aziz Atamız'ın manevi huzurunda bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

İyi ki vardı…