Orhangazi’ye yeni atanan Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Hakkı Özcan’ı ziyaret etme fırsatımız oldu. Bu ziyaretin ardından, şahsi gözlemlerim ve izlenimlerimi paylaşma ihtiyacı duydum. Çünkü yalnızca bir protokol ziyaretiyle sınırlı kalmayan bu buluşma, aslında Orhangazi’nin geleceğine dair çok önemli ipuçları verdi.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Sayın Başsavcı Özcan görevine başlarken sergilediği duruş ve çizdiği vizyonla kısa sürede güven uyandıran bir tablo ortaya koydu. Kendisiyle yaptığımız görüşmede, yargı hizmetlerinde üç temel başlığa sıfır tolerans yaklaşımıyla odaklanacağını net bir şekilde dile getirdi. Bu üç temel konu; uyuşturucu ile mücadele, alkollü araç kullanımı ve ruhsatsız silah meselesiydi.
Uyuşturucu meselesi, sadece Orhangazi’nin değil, ülkemizin birçok şehrinde gençliği tehdit eden bir kara gölge gibi yayılmaya devam ediyor. Başsavcı Özcan’ın bu konuda ortaya koyduğu kararlı duruş, toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biridir. Çünkü bu mücadele yalnızca hukuki bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk ve gelecek nesilleri koruma davasıdır. Adaletin en kararlı şekilde işleyişi, gençlerimizi bu bataklıktan kurtarmanın temel yollarından biridir.
Alkollü araç kullanımı, trafik güvenliğini doğrudan tehdit eden bir başka mesele olarak öne çıkıyor. Orhangazi’de bugüne kadar defalarca acı sonuçlarla karşılaştığımız trafik kazalarının önemli bir kısmında alkol faktörü bulunuyor. Başsavcı’nın bu konuda sıfır tolerans yaklaşımı, aslında can güvenliğini merkeze alan bir anlayışın yansımasıdır. Burada yalnızca cezalandırıcı bir tavır değil, caydırıcı ve önleyici bir yaklaşımın da izlerini görmek mümkün.
Üçüncü başlık olan ruhsatsız silah meselesi ise günümüzün en büyük güvenlik problemlerinden biri. Toplumsal huzurun bozulmasının ve bireysel kavgaların ölümcül sonuçlara dönüşmesinin arkasında çoğu zaman bu kontrolsüz silahların varlığı yatıyor. Özcan’ın bu konuda tavizsiz bir mücadele sözü, Orhangazi’de güven ortamının güçlenmesine doğrudan katkı sağlayacaktır.
Ziyaret sırasında dikkatimi çeken bir başka nokta da, Sayın Başsavcı’nın yalnızca yargı mensuplarına değil, toplumun tamamına hitap eden bir vizyon ortaya koymasıydı. Kendisinin adalet hizmetlerini daha etkin ve hızlı bir şekilde sunma kararlılığı, aslında toplumla güvene dayalı bir köprü kurma isteğini de gösteriyor. Adaletin yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokakta, okulda, ailede hissedilmesi gerektiğini vurgulayan bir yaklaşımın, ilçemize çok şey katacağına inanıyorum.
Kariyer geçmişi de bu noktada dikkate değer. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Bolu ve Diyarbakır gibi farklı coğrafyalarda görev yapan Özcan, genç yaşına rağmen ciddi bir deneyim kazanmış durumda. Orhangazi’ye gelirken yanında yalnızca hukuk bilgisi değil, farklı bölgelerde edindiği tecrübeleri de getirmiş olması, onun görev anlayışına ayrı bir değer katıyor.
Ziyaretten ayrılırken, içimde güçlü bir güven duygusu oluştu. Çünkü karşımızda yalnızca görevini yerine getirmekle yetinmeyecek, aynı zamanda ilçenin huzuruna ve güvenliğine katkı sağlayacak bir irade gördüm. Yargının etkinliği, toplumun huzuruyla doğrudan bağlantılıdır. Sayın Başsavcı Özcan’ın çizdiği bu çerçeve, Orhangazi’de daha güvenli, daha huzurlu ve daha yaşanabilir bir geleceğin teminatı olacaktır.
Bugün Orhangazi’nin karşı karşıya olduğu sorunlara karşı böyle kararlı bir duruş sergileyen bir başsavcıya sahip olmak, ilçemiz adına önemli bir şanstır. Bizlere düşen ise bu mücadelenin yalnızca izleyicisi değil, aynı zamanda destekçisi olmaktır. Çünkü uyuşturucuya karşı mücadele, trafik güvenliği için alınacak tedbirler ya da ruhsatsız silahların önlenmesi yalnızca yargının değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.
Ben bu ziyaretten, Orhangazi’nin adalet çerçevesinde daha aydınlık günlere yürüyeceğine dair inançla ayrıldım. Dilerim ki bu kararlılık, hem kamu kurumları hem de halk tarafından güçlü bir şekilde desteklenir ve ilçemizin huzuru için kalıcı adımlar atılır.
GELECEKTE BİR GÜN
Amerikalı siyaset bilimci John schaar, gelecekle ilgili şu tanımı yapıyor:
-Gelecek, gideceğimiz bir yer değil, yarattığımız bir yer.
Hepimizin gelecek hayalleri var ve bu hayaller farklı! Geleceğimiz kaçınılmazdır ancak onun nasıl şekillendireceğimiz bizim kendi ellerimizde…
John schaar, şöyle devam ediyor:
-Yollar bulunamaz, yapılır ve bunları yapma faaliyeti hem yapıcıyı hem de varış noktasını değiştirir.
TALAT PAŞA’NIN ARDINDAN
Atatürk, Talat Paşa öldürüldüğünde “Vatan büyük bir evlâdını, inkılâp büyük bir teşkilatçısını kaybetti.” demiş; Paşa, TBMM tarafından milli şehit ilan edilmişti.
Cumhuriyet’in Adalet Bakanlığını yapan Mahmut Esat Bozkurt, şu cümleyi kuracaktı:
“Elimde olsa mümkün olsa şu üç kişinin aleyhinde konuşanların dillerini keserdim;
Enver Paşa
Talat Paşa
Mustafa Kemal Paşa”